Hayatı derinlerde aradım da
aldandığını görmedim mevsimlerin
bir kadın gibi kabardı toprak
tohumun rengine büründü gül
yeri biraz değişse de yıldızların
ışıklı kapıları zorladı aklın anahtarı
Başımda dönüyor göğün uğultusu
anılar da kayboluyor birer birer
öksüz çocuk gibiyim dostluk bahsinde
sevgi delisiyim desem de inanma
göçtü köprüler yollarda kaldım
çobanı oldum sis dağlarının
Ey anlaşılmadan başkaldıran
uzaklaşıyorsun gülün dilinden
okşadığını sanırken kalabalığı,
ateşlerin kılıfıdır artık insan
ya düzen olmalı saza dil faslında
kirli bir ölü gibi çürümeli ya da
ilk masalcının gözlerindeki kıvılcım
sularını ışıtıyor yaşlı dünyanın
görünen o işte aklın cinneti,
inmiyor perde bitmiyor oyun
ben tanrıyı çöle saldım
aşkın ve yine aşkın gel gitinde
yaşıyorum cenneti ve kıyameti. **