gazetecilik okumak isteyen öğrenci

entry17 galeri
    6.
  1. Ben o yoldan geçmiş biri olarak deneyimlerimi paylaşayım. Şimdiki gençleri bilmem ama benim zamanımda daktilonun halen bir cazibesi vardı, gazeteci, daktilo kullanırdı (belki de bir yanılsamaydı, bilemiyorum) ilk sene sirkeciden bir daktilo satın aldım, parasını da anneannem ödemişti. Çok fazla okurdum, her gün okuduğum gazetelerden notlar alır, akşam eve gelince de konularla ilgili derin araştırmalar yapar, sonra da bunları daktilomla yazardım. mevzu bahis üniversite olunca her gün yeni bir kavramla, yeni bir kelimeyle karşılaşırdım. bunları unutmamak için de, o kelime ve kavramların geçtiği şiirler, hikayeler yazardım ki kalıcı olsun. Okul da pek keyifliydi, lisedeki sıkılığa meydan okurcasına tiryaki hocamızın (arif esin) "çocuklar ben sigara içmeliyim, isterseniz siz de içebilirsiniz" demesiyle, anfide sigara keyfi müthişti. Hemen her gün okula bir ünlü gelir, söyleşiler yapılırdı. Sonra,..

    ilk sene bitince çoğu kimse işe başladı bir yerde, ben ve birkaç arkadaşım okulun tadını çıkarmak için işe girmedik. girmedik de ne oldu sanki, bomboş bir okulda, kantinde vakit öldürdük. Üniversite okumak çok kolay değildi o zamanlar, öğrencilerin çoğu %1'lik dilimle okula girmişler, dolayısıyla işten güçten eğlenceye vakit ayıramıyorlardı. Yani şimdiki gibi değildi hiçbir şey, zordu. Sevişmek bile çok ama çooook zordu. Bizden sonra arttı motorize ekipler. Velhasıl ben gazeteciliğin bir lisans programı olmasından yana değilim. Gazetecilik bir yüksek lisans programı olmalı. Örneğin spor akademisi okuyan biri ardından gazetecilik master'ı yapıp, spor gazetecisi yahut muhabiri olmalı. Lakin hiçbir gazetecilik mezunu, spor konusunu, spor akademisi okuyan birinden daha iyi bilemez.
    4 ...