sevgili değildir artık o; ama yine de diğer insanlardan farklıdır. elini tutamazsın bir kere, üzülünce sarılıp ağlayamazsın, sevişemezsin uyumadan önce, sinirlendiğinde seni sakinleştiremez ; hatta bırak sakinleştirmeyi yeterince ifade edemezsin bile hislerini telefonun bir ucundan. sinirin, kızgınlığın, mutluluğun hep yarım paylaşılır; anlattığın kadar ya da anladığı kadar işte...
özlersin, ilk başlarda gerçekten özlersin; sonra özlemek kalıplaşmış bir cümle gibi kalır dilinde, yavan. alışırsın. artık onsuz tat almaya başlarsın her şeyden. hala özlersin ama onu mu yoksa bir sevgili özlemi mi bu bilemezsin. düşlerin de karmaşıklaşır artık. başkaları ufak ufak parseller hayallerini. kızma kendine hemen: o da farksız değildir.
nihayet kavuşursun. ya her şey eskiye döner ya da umduğunu bulamazsın. bu kadar basit değil elbet. çünkü uzakta geçen her an hikayenizi bozmak için uğraşırken sen kimi zaman inanarak, kimi zaman sadece alışkanlıktan, kimi zaman da yalnızlıktan mutlu sona ulaşmaya çabalarsın. yıpranırsın. aşk belki bu. ama sevgili dediğin yanındadır: nefesini hissede hissede teninde yaşarsın!