hepimiz bir alçak olabiliriz

entry3 galeri
    ?.
  1. içimizde bir "alçak, bir katil, bir suikastçı, bir işkenceci" taşıyıp taşımadığımızı bize gösterecek hiçbir deneyden geçmedik.
    Ruhumuzda nasıl bir "itaatkar alçak" barındırdığımız konusunda herhangi bir ipucuna sahip değiliz.
    Bizim için "kötü insanlar" hep başkalarıdır. Etrafımız birdenbire katillerle, işkencecilerle, çete üyeleriyle, bombacılarla, suikastçılarla çevrelendiğinde bunca "kötü insanın" nereden çıktığını hayretle merak ederiz.
    Onların "doğuştan" öyle olduklarını düşünürüz.
    Bu, bizim "öyle" olmadığımızı da kabul etmenin bir başka yoludur.
    Kendimizi tanıdığımıza inanırız çünkü...
    Biz iyiyizdir, bir çete reisi emir verdi diye genç kadınları kaldırımlarda sürükleyerek öldürmeyiz, kalabalıkların arasına bomba bırakmayız, işkence yapmayız.
    Kendimize olan bu sonsuz güvenimiz nereden geliyor peki?
    Niye kendimizden bu kadar eminiz?
    Bunun bir tek cevabı var.
    Çünkü kendimizi tanımıyoruz.
    içimizde bir "alçak, bir katil, bir suikastçı, bir işkenceci" taşıyıp taşımadığımızı bize gösterecek hiçbir deneyden geçmedik.
    Ruhumuzda nasıl bir "itaatkar alçak" barındırdığımız konusunda herhangi bir ipucuna sahip değiliz.
    Birçok katil de, birisi ona "öldürmesini" emredene kadar bir katil olduğunu bilmiyordu zaten.
    insanlık, bu konudaki en büyük şoku ikinci Dünya Savaşı'nda yaşadı.
    Felsefede, müzikte, edebiyatta şaheserler yaratmış bir ulusun bağrından birdenbire milyonlarca "sadist Nazi" fırlamıştı.
    Öldürüyorlar, işkence yapıyorlar, fırınlarda yakıyorlar sonra da gidip hiçbir şey yapmamış gibi müzik dinliyorlardı.
    Bu tuhaflığın nedenini anlayabilmek için savaştan sonra üniversiteler araştırmalar yapmaya koyuluyorlar.
    Sonuçlar korkunç.
    En tanınmış araştırmalardan birini Yale Üniversitesi'nden Stanley Milgram yapıyor.
    Gazete ilanıyla 20 ile 50 yaş arası her eğitim düzeyinden "denek" bulunuyor. Saatine 5 dolar ödeniyor.
    Deneklere "eğitimde cezanın rolünün araştırıldığı" söyleniyor.
    Deneklere "öğretmen" rolü veriliyor. Bir odaya oturtuluyorlar. "Öğrencinin" yandaki odada olduğu söyleniyor. Önlerinde 15'den 450'ye kadar numaralanmış düğmeler var. Bu düğmelere basıldığında, hangi rakama basılmışsa öğrenciye o voltajda elektrik verileceği anlatılıyor. Aslında yandaki odada "öğrenci" yok, kimseye de akım verilmiyor ama denek bundan haberdar değil.
    Elektriğin etkisini anlayabilmesi için de önce "öğretmene" 45 voltluk bir elektrik veriliyor.
    "Her yanlış cevapta 15 volt artırarak elektrik vereceksin" deniyor.
    Deney başlıyor.
    Öğretmen her elektrik düğmesine bastığında o düğmeye bağlı teypten çığlıklar yükseliyor.
    Deneklerin çoğu 135 voltta duruyor.
    "Bu araştırmanın amacını" soruyor.
    Bir kısmı "sonuçtan sorumlu olmayacakları" konusunda garanti aldıktan sonra devam ediyor. Bir kısmı çığlıklar arttıkça sinirli bir halde gülmeye başlıyorlar.
    Durmak istediklerinde "başka seçeneğiniz yok, devam etmek zorundasınız" deniyor.
    Denek, üç kez arka arkaya 450 volt elektrik verdikten sonra deney duruyor.
    Deneyi hazırlayan Milgram daha sonra meslektaşlarına, katılanlardan "yüzde kaçının tanımadığı birine üç kez 450 voltluk elektrik akımı vermeye razı olmuş olabileceğini" soruyor.
    "Yüzde 2-3 oranındaki sadist sonuna kadar gitmiştir" cevabını alıyor.
    Gerçek cevap ise yüzde 65.
    Bu araştırmaya katılanların yüzde 65'i hiç tanımadığı birine, sırf kendisine birisi bunu yapmasını söyledi diye elektrik şoklarıyla işkence ediyor.
    Aynı deney Princeton, Münih, Roma, Güney Afrika ve Avustralya'da da tekrarlanıyor.
    işkence yapanların sayısı hiçbir zaman yüzde altmışın altına inmiyor.
    Bu deneye katılan erkeklerle kadınlar arasında "itaatkarlık" konusunda hiçbir fark görülmüyor, sadece kadınlar biraz daha gergin ve sinirli oluyor.
    Yapılan bu araştırmalar, insanların "vicdanlarıyla itaatkarlık" arasında bir seçim yapmak zorunda kaldıklarında "itaati" seçtiklerini ortaya koyuyor.
    Bu "itaat" onları bir sadist bir işkenceci yapsa bile...
    Böylece "sadece sadist manyaklar böyle işkenceler yapar" görüşü de çöküyor.
    Stanford Üniversitesi'nde yapılan başka bir deney ise sadece "itaatkar işkenceciler" olmadığımızı, içimizde bir "sadisti" de gizleyebilme ihtimalinin yüksek olduğunu belirliyor.

    devami ikinci entryde
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük