diğer toplumlarda olduğu gibi mantıklı ve normal harekettir. bu hareketle herkes inancını belli kurallar çerçevesinde özgürcen yaşayabilir.
%99 u müslüman olan halka diye bir cümle kullanamazsınız. yok öyle bir şey çünkü. afaki rakam verdik salladığımız belli olmasın mantığının dik alası.
hangi istatistiğe, hangi belgeye dayanarak sen azınlıkların, farklı inançları olanların %1 olduğunu iddia edebiliyorsun?
ayrıca iddiaların var ki evlere şenlik:
devletin dini yok deniyormuş;
evet, devletin dini olmaz. devlet her vatandaşa eşit mesafede olacak ki herkesin hakkı korunacak, herkes huzur bulacak. din ve vicdan hürriyeti kişiye özeldir ve devletin işi de bunu korumaktır. millete din pazarlamak değildir, çünkü millet başka şey ümmet başka şeydir.
dini devletten uzak tutan sistem dayatılıyormuş;
dayatılmasına gerek yok, devletle dinin işi olmaz zaten. devlet gerçek hayatta işine bakar, sen de gider duanı edersin, abdestini alırsın vs. senin dininden ibadetinden bunları yaşayabilme özgürlüğün haricinde devlete ne? devlet kendi işine baksın. sıkıntın olursa diye al diyanet işleri de var, bundan fazlası saçmalığın dik âlâsı.
türbanlı olan öğrenci okula alınmıyormuş;
külliyen yalan. türban tartışılırlığı olan bir şey. ama okullara alınmadığı yalan ve saçmalık. zaten ne kadar alınmasalar gene de takıyorlar, farkeden bir şey olmuyor. bunda kötü bir durum yok da ayrıca. kampüste türban takan kızların ulemalık taslamasını saymazsak tabi.
örtünen kadınları meclise sokulmuyormuş;
bir merve kavakçı olayıyla patlamıştı bu. şimdi aşıldı mı bilmiyorum ama haklı olunabilecek bir taraf bu. yani alınıp alınmaması fazla bir şey ifade etmiyor. önemli olan insanların kafalarındaki düşüncelerdir. nazlı ılıcak türban mı takıyor? hayır. ama anlattıklarıyla karaçarşaflı olduğunu hissettiriyor. o yüzden şekilci olmak saçma. gereksiz.
atatürk'ün yeraldığı mebusan meclisinde de sofu kişilikler sakallarıyla arz-ı endam ediyorlardı ama fikir çeşitliliği nedeniyle atatürk bunun karşısında olmamıştı. belki bugün olsa bugün de olmayabilirdi veya olabilirdi. önemli olan düşüncedir.
yalnız şöyle bir durum var. bir ülkenin bir devleti olur, bir devlet bir yasa koyar, bir yasaya da herkes uyar. uymazsa orada anarşi olur ve düzen bozulur. meclis yönetmeliğinde olmayan bir şeyse türban bunun bir mantığı vardır ve buna uyulması gerekir. ki bunlar öğrenci değil, koskoca insanlar ve milletvekilleri. türban takıcam diye tutturan birilerinin olması ancak ve ancak çocuklukla açıklanabilir. milletvekili olan insanda da biraz özgüven oluversin.
adam sakallı diye işe almıyorlarmış;
gayet basit toplum kuralları bunlar. devletde ve özel sektörde değişiklikler olabilmekle beraber normal olandır. bunu koç'da çalışan adam da yapar, bakanlıkda çalışan adam da yapar, lisedeki çocuk da yapar. tartışılıp acındırılacak bir konu da değil. hayır kılda keramet olsa götte ne işi var?
işte namaz kılmasına izin vermiyorlarmış;
namaz kılınacak zaman vardır kılınmayacak zaman vardır. ayrıca iş zamanında namaz kılman da başka insanların işlerinin gecikmesine, başka ekmeklerin yerine ulaşamamasına sebep olabilir. hiç o açıdan baktın mı? çalışmaktan güzel ibadet mi var? herkes çalışırsa herkes ekmek yer.
veya çalışmazsın, bütün gün kendini allah yoluna adarsın, o da bir tercih. ama bunun kurallarla da alakası yok.
mesela bir ofiste herkes toplanmış, iş yapılıyor. durduk yerde namaz vakti ben gidiyorum diye kaçıyorsun, sana ihtiyaç da var. ne olacak peki orda? o kadar insan seni mi bekleyecek, o kadar iş sen sevap kazan diye yarıda mı kalacak?
buna allah da razı olmaz zaten, adalet mi bu?
cumaya gitmesine müsade etmiyorlarmış;
arkadaşım bak bu işin bir özeti var. senin manevî dünyan senden başka kimseyi ilgilendirmez, buna kimse karışamaz, kimse de engel olamaz. ama bir işyerinin kuralı vardır. ordaki patron veya amir de sana otur çalış diyorsa senin de onu yargılamaya hakkın yok, yetkin de yok zaten.
sen bunu bu haliyle yapmaya çalıştığın vakit ortaya sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa sorunu çıkar ki o zaman işler yürümez, herkes mutsuz olur.
aç karnına namaz kılmak istiyorsan sen bilirsin.
o zaman duaya elhama maaş veren biriyle çalışacaksın sorun çözülecek ama normal insanların öyle bir dünyası yok. millet ekmek kazanıcam diye birbirini parçalıyor.
önce bu dünyanın işi var, öbür dünyayı bu dünyadaki işini yoluna koyduğunda hallet.
kaldı ki allah bize sadece namaz kılmamız, ibadet etmemiz için can verseydi ne etrafında gördüğün bu arabalar, ne fabrikalar, ne şirketler olurdu.
gökten zembille çeşit çeşit yemek inerdi biz de bütün gün ibadet ederdik.
performans gereken bir işte, işçinin oruç tutmasına müsade etmiyorlarmış;
anlatmaktan yoruldum ama tekrar söyleyeyim. bütün bu sızlanmanın, şikayetin laiklikle alakası yok.
sekülerizmle kapitalizm apayrı bir şey. seninki elmayla armudu karıştırmak.
bu şikayetlerini müslüman patrona da söylesen, yahudi'ye de söylesen, ateiste de söylesen alacağın cevap ''beğenmiyorsan yaz istifa mektubunu, senin gibi adam çok dışarda'' olur. acı ama gerçek.
he sen çok önemli bir parçasısındır şirketin adam da sana müsamaha gösterir. çatır çatır namaz da kılarsın, oruç da tutarsın. o zaman şeriat mı gelmiş olacak? hayır.