Aynaya baktığında "yok lan o kadar da çirkin değilim" der. Sonra "siktir!" çeker kendisine. Onca yıllık ömründe birisi durup dururken ilgi duymamıştır ona. Bir nedeni, belki de birden çok nedeni olmalı bunun. Kısa boyluyum, evet. Bu bir neden. Beyaz cam bize uzun olanı çekici, cazip olarak anlatır. Eğer bir komedi filminde değilseniz, uzun boy iyidir. Kısa boy ise, genelde ciddi filmlerin bile mizah kokan tarafıdır. elimizde olan bir şey değildir bu. Belki genetiktir, belki çernobil'dir nedeni bilemeyiz, yediğimiz bir şey dokunmamış da olabilir elbet (oysa kimse benim kadar süt içmezdi). Sonuç olarak uzun boy, bir tür iri olma halidir. Dişilerin korunma, güvenme isteklerini çok daha iyi karşılar uzun boy, ee tabi içerisinde güç barındırmasa bile, güç varmış izlenimine de neden olur. "Allah boy vermiş, içine koy vermiş" gibi saçma savunma mekanizmalarını kullanmaya gerek yok. Doğuştan şanslıdırlar uzun boylular, 1-0 önde başlarlar.
Çirkin olmak, uzun boylu olmaktan çok daha farklıdır. Göreceliliği çok daha esnektir. Bir dişinin "ayyy çok tatlı!" dediği erkeğe, diğer dişi "salaksın sen kızım" diyebilir. Ama yine de çirkin, çoğu insana göre büyük bir yüzdeyle çirkindir. Mesela ben, kaideyi bozabilenlerden değilim. Neticede sahip olduklarım bunlar, üzerinde oynama yapmayı düşünmedim. Tüm bunların sonucunda hayatımın yaşanmış bölümünde kızlara karşı trol atmak yerine, akşama karnımı doyuracak kadar olta balıkçılığıyla yetindim. Bazı zamanlarda bu durum sıkıntı yaratsa da, kızlardan kalan vaktimde başka uğraşlar edindim kendime. Hatta bu uğraşlar bazen beni öylesine sürükledi ki, zaman zaman olta balıkçılığını bırakıp, geceleri aç ve kimsesiz ama sabaha uzayan projelerle uyudum.
Ve sonunda şunu anladım, hayat gerçekten hep bir çıkış bırakıyor insana. Birilerinin sizi, sadece siz olduğunuz için istemesine, hatta aşık olmasına bile izin veriyor hayat. Mühim olan değiştiremeyeceğiniz şeylerle boşa vakit harcamak yerine, sadece yaşamayı tercih etmek.
Üstünüze kızların yığılmadığı bir anın, o güzel, dinlendirici boşluğuna gülümsemek, alıp başınızı sorumsuzca hayallerinizin üzerine gitmek ve asla sormamak "acaba özleniyor muyum?" diye. Bu nefis bir duygu! Kaçmak değil, bilakis üstüne gitmek hayatın. Kendinizden uzaklaşmadığınız her an güzeldir, yaşanasıdır.
Büyük yalnızlıklar, kişinin kendisini terk etmesiyle başlar. Başarılar.