beyoğlu afm'de, pazar günü 10:30 seansına gittiğimiz için 2 kişi yayıla yayıla 3d olarak izlediğimiz ve son yarım saatinde nefes almadığımız harika bir finaldi. ben özellikle kitabını okumadım, fragmanını izlemedim, kulaklarımı tıkadım her türlü spoiler'a. film hakkında hiçbir şey bilmeden gittim, belki de o yüzden çok beğendim. bazı yorumlar vasat falan demiş, acaba kitabını okuyanlardan mı bu tür yorumlar geliyor bilemiyorum. benim gibi ilk defa filmiyle karşılaşan birisi için inanılmazdı.
--spoiler--
öncelikle tek beğenmedğim şeyi baştan söyleyeyim, bellatrix'in ölümü. çok ucuz bir ölümmüş gibi hissettim. bir de onu neuville'nin öldürmesini beklerdim. zira bellatrix onun ailesini cruciatos yaparak acı çektire çektire öldürmüştü. neuville de bellatrix'e en azından bir curiciatos yapsaydı da intikam alsaydı, neyse.
ilk şok olduğum sahne cücelerin ihaneti sırasında şimdi ne yapacağız diye panikleyen ekipte, harry'nin imperius lanetini kullanmasıydı. sürekli stupify ve expelliarmus yapan harry sığırından imperius gelince çok keyiflendim. ve imperius'u yiyen goblin'in yüzündeki o ecstacy almış insan mutluluğu beni gülme krizine soktu, o ne tipti öyle lan.
sonra hermonie (biliyorum adı böyle yazılmıyo) nin ejderhanın üstüne atlamasının ardından ron ve harry'nin mal mal arkasından bakmaları da komikti.
her hortkuluk yokedildiğinde voldemort'un ruhunun parçalanması hissini de çok iyi vermişler. adam bildiğin her darbede çöktü. bir de bunu ilk anladığı an çok iyiydi. sırrımızı keşfetmişler diye şok oluşu etkileyiciydi. hogwarts'taki taç yok edilince sinirlenip de kalkana saldırınca aslında diğer ölüm yiyenlerin voldemort'un yanında ne kadar tırt kaldığını da gördük.
gelelim en etkileyici sahneye, tabi ki snape'in hikayesi. ben normalde duygusuz bir adamımdır ama snape'in o halini görünce, özellikle lilly'nin cesedini kucağına aldığındaki perişanlığını, ne yalan söyleyeyim doldu gözlerim. snape candır abi.
bir de tüylerimin diken diken olduğu, harry'nin voldemort'un elinden mürver asa'yı alış sahnesi var ki, bak hatırladım yine tüylerim diken diken oldu.
19 yıl sonra sahnesinin ise benim için en anlamlı sahnesi ron'un oğluydu. o neydi öyle lan, küçük ron. sıçan seni...