son derece düzgün bir yazar. hayatımızın, bizim belirlediğimiz ve bizim dışımızda gelişen bütün süreçlerini yazılarına konu etmiş bir yazardır kendileri.
çoğu zaman üslubu ile sabahın köründe bir tebessüm yaratır zihinde. bütün bu ciddi konular hakkında yazdığı yazıları son derece anlaşılabilir ve küçük bir çocuğun bile kavrayabileceği şekilde dile getirir. irdelediği konuları bu denli basite indirgediği halde anlaşılmak olanaksızdır onun için. marx'ın komünist manifesto'da yaptığı gibi; "olay bu kısaca, eğer kararını veremiyorsan hala ya da bu ne basit bir 'düş' diyorsan mesela, diğer eserlerimi de okuyabilirsin" yapar kısaca.
"neden anlamak istemiyorsunuz?" der arada sırada, ya da "benim (gazetecinin) rahatım yerinde, kendini düşün be adam" der örneğin. bunlara rağmen anlatamaz derdini.
3. sayfadadır yeri, kendine demokrat hürriyet gazatesinde. o denli sıkılmıştır ki, toplumumuzun duyarsızlığından, kayıtsızlığından ve sindirilmişliğinden bir gün çıkıp "ben artık magazin yazacağım" demiştir. ve eminim ki en çok o gün sevilmiştir...
ve kendisine gönderilen e-postalarda "türk değilsin, müslüman değilsin" yazılarına şöyle demiştir;
"Gelen mesajları "Türk ve Müslüman olmayan" kadınımdan saklıyorum.
O insan olmayan canlıları dahi korumaya çalışırken, bir kuş yavrusuna, bir kedinin bebeğine, evimize girmiş bir kertenkeleye, perdemize konmuş bir çekirgeye dahi kıyamazken, ona insanlar arasındaki bu nefreti nasıl anlatmalıyım?..
Nasıl?..
Yüreğinde yer etmek istediğim günlerde, ona Hazreti Mevlana'nın "Kim olursan ol gel" beytini okumuştum. Yüreklerimizde tüm insanlara sevgi olduğuna Mevlana'yı tanık göstermiştim.
Şimdi "Sadece biz üstünüz" nasıl diyebilirim?
O beyti okuduğum gün sevdalımın ıslanan gözlerine nasıl bakabilirim?
Nasıl?..
Nasıl?..
Bir "ötekini" sevmiş birisi olarak yanıt vermek istiyorum. "Önce insan" demeye çalışıyorum..
Ama kan isteyen çığlıklar arasında boğuluyor sesim.
Ne diyorsunuz?..