atatürkçülük demokrasiye izin vermez

entry6 galeri
    1.
  1. cemil koçak tarafından dile getirilen ''yalan yakın tarih'' için çok yerinde bir tespittir.

    yakın dönem siyasi tarih üzerine çalışan sabancı üniversitesi öğretim üyesi
    doç. cemil koçak’la cumhuriyet dönemini, bu
    dönemin sırlarını, atatürk’ün kişiliğini, devletle atatürk’ün ilişkilerini ve
    bugünkü durumu konuştuk.

    atatürk’ün bazı sözleri toplumdan bilinçli bir şekilde saklanmış olabilir
    mi?

    şu olabilir. atatürk’ün bazı sözleri, konjonktüre uygun düşmeyebilir. biz,
    atatürk’ü ‘büyük devlet adamı, büyük kumandan, ulu önder’ sıfıtlarıyla anıyoruz.
    oysa en önemli özelliği olan siyasetçi tarafını unutuyoruz.. ismet paşa, ‘atatürk’ün siyasetçiliği kumandanlığından
    üstündür’ diyor. gerçekten atatürk öngörüsü yüksek olan çok iyi bir siyasetçi.
    ve bir siyasetçi, yerine ve zamanına göre aynı konuda farklı şeyler
    söyleyebilir, kurduğu ittifakları değiştirebilir. bu, siyasetin doğasında var.
    atatürk’ün de farklı zamanlarda aynı konuda farklı görüşleri var.

    hangi konular bunlar?

    mesela atatürk’e osmanlı devletinin birinci dünya savaşı’na girmesi hakkında
    ne düşünüyorsunuz diye soruyorlar. 1919’da sorduklarında ‘savaşa girilmemesi diye bir ihtimal
    yoktu’ diyor. çünkü atatürk o zaman ittihatçı’larla birlikte davranmak
    zorundaydı ve onları koruyor. zaman geçiyor, cumhuriyet kuruluyor. aynı soru
    yine soruluyor. ittihatçılar için,’bunlar cahildir. birinci dünya savaşı’na
    girip memleketin altını üstüne getirdiler’ diyor. atatürk’ün sovyetler
    birliği’yle ilişkisini ve sözlerini alın, emperyalizme ve kapitalizme karşı
    çıkan çok bolşevik che guevera tarzı bir atatürk kurabilirsiniz kafanızda. ama
    aynı atatürk camiden çıkıp meclis’i açıyor. hocalarla birlikte dua ederek
    kurbanlarla, besmelelerle meclis’i açıyor. meclis osmanlı’da böyle hiç
    açılmadı.

    atatürk bugün meclis’i böyle açabilir miydi? açsaydı ne olurdu?

    irtica denirdi buna. atatürk siyasetçi olarak böyle yapmak zorunda olduğunu
    düşündü. çünkü o dönemde islami bir dayanışmaya ihtiyacı vardı.

    atatürk’ün dinle ilgili sözlerinin de türk tarih kurumu tarafından sansür
    edildiğini okudum gazetelerde. bu mümkün mü?

    mümkün. atatürk’ün meşhur medeni bilgiler kitabındaki dinle ilgili bazı
    sözleri sansürlenmiş. atatürk bu kitabında, ‘islam arapların dinidir… biz ise
    türküz… islam bizi geriletti… bizden uzak dursun’ havasında bir söz ediyor.
    1930’larda söylenmiş bir söz bu. bizim için hangi atatürk geçerli, bunu söyleyen
    atatürk mü, meclis’i duayla açan atatürk mü? atatürk gidip camide halka hutbe de
    okuyor. balıkesir’de bir camide konuşuyor. yapacaklarını, islam da bunları
    emrediyor diye anlatıyor. atatürk ondan sonra hiç camiye gitmiş mi?
    gitmemiş.

    bir yandan devlet bütün kurumlarıyla atatürkçü, bir yandan devletin kurumları
    atatürk’ün sözlerini sansürleyip saklıyor. bu çelişki nereden kaynaklanıyor?

    çünkü farklı konjontürlerde farklı atatürkçülük versiyonları var. herkesin
    kendine göre içini doldurabileceği boş bir kutudan bahsediyoruz. atatürk’ün aynı
    konuda farklı yaklaşımları var. eğer atatürk’ün siyasetçi olarak söylediği bir
    söz, o günkü konjonktüre uymuyorsa sansür ediliyor.

    atatürkçülük, atatürk’ün ölümünden sonra mı ortaya çıktı?

    aslında atatürkçülük diye bir şey yok. atatürk var. atatürkçülük diye bir
    ideoloji hiçbir zaman olmadı. atatürk’ün aklından bir ideolojik paket hazırlamak
    hiç geçmedi. atatürk’ün siyaseti, duruma göre hareket etmek oldu. mesela iktisat
    siyasetinde, özel sektör de devletçilik de arka arkaya denendi. atatürkçülük bir
    pragmatizmdir. dolayısıyla biz bunu söyledik, angaje olduk, bu programın dışına
    çıkamayız gibi teorik bir platformdan tamamen uzak bir sistemdir. kazanmak için
    gereken neyse o yapılır. gerekirse ittifaklar kurulur ve bozulur. mesela türk
    tarih kurumu, atatürk’le ilgili başka şeyler de sansür etti.

    ttk başka neyi sansürledi?

    atatürk’ün 1923’te izmit’te basın mensuplarıyla yaptığı çok uzun bir görüşme
    var. atatürk orada kürt meselesine değiniyor. 1960’larda atatürk’ün söylev ve
    demeçleri toplanırken, o tarihte gazetelerde yayımlanmış olan konuşmasının bu
    bölümü çıkarılıyor. o konuşmasında atatürk, milli mücadele’nin başında da,
    teşkilat-ı esasiye’de de olduğu gibi ‘kürtlere yerel özerklik, otonomi ya da ona
    benzer bir şey verilecek’ diyor. zaten ‘türk milleti’ ve ‘bu memlekette türkler
    yaşar’ tanımlaması da 1925’teki şeyh sait isyanından sonra ortaya çıkıyor.

    niye?

    şeyh sait isyanı dönüm noktasıdır. bu isyanın ikili bir yüzü var. kürtler hem
    cumhuriyet’in reformlarına karşı ayaklanıyorlar, hem de bir kürt milliyetçiliği
    ayaklanmasını gerçekleştiriyorlar. 1925’e dek atatürk meclis’teki
    konuşmalarında, ‘türk, kürt, çerkez hepimiz i&slam’ın unsurlarını oluşturuyoruz’
    diyor. 1925’ten sonra ise ‘türkiye’de yaşayan herkes türk milletidir, herkes
    türktür. cumhuriyet’i türkler kurdu’ deniyor. yani, ‘herkes kendine türk diyecek
    ve türkçe konuşacak’ deniyor. oysa atatürk’ün 1925’e kadar bir türk tanımı
    yoktu. kanunlarda da türk tanımı yoktu, çoğu zaman ‘türkiye halkı’ diye
    geçiyordu ve atatürk de çok defa böyle diyordu.

    atatürk kürtlerle yapmış olduğu ittifakı bozdu mu?

    şeyh sait ayaklanmasının temel nedeni, bu ittifakın bozulmasıdır zaten. bu
    ittifakın bozulmasına tepkidir ayaklanma. kürtleri yanına alarak verdiği milli
    mücadele’yi başarıyla sonuçlandırdıktan sonra atatürk, bir siyasetçi olarak
    kürtlerin desteğine ihtiyacı kalmadığını düşündü. bu ittifakı, ileride yapmak
    istediklerine engel olarak görmeye başladı ve muhtemelen de kafasında nihai
    hedef olarak kürtlere özerklik vermek gibi bir şey yoktu. onun nihai hedefi
    bizim bugün anladığımız üniter devletti. aslında atatürk’ün kürt sorununa
    bakışı, bugünkü resmi politikadan farklı değildi.

    eğer her dönem konjonktüre uygun farklı bir atatürkçülük varsa, bugünkü
    atatürkçülük nedir?

    bugün atatürkçülerin dile getirdiği bir ‘cumhuriyet ilkesi’ var. oysa
    cumhuriyetçilik, devlet başkanının hanedan üyesi olmayıp, bir şekilde seçimle
    gelmiş olmasından ibaret bir yönetim şeklidir. yani saltanata son vermektir.
    cumhuriyeti bu şekilde tanımlarsanız, ‘cumhuriyetçi’ olmanın manası pek yok. ama
    bizde bir de ‘cumhuriyetin temel ilkeleri, değerleri’ diye bir lakırdı var.
    cumhuriyetin içi, kendisiyle ilgili olmayan laiklik meselesiyle doldurulmaya
    çalışılıyor. aslında atatürkçülük, laiklik meselesidir. bugün atatürkçülük’ten
    geriye ne kaldı derseniz, laiklik meselesi kaldı. atatürkçülüğün içinde
    demokratik bir mesele hiç yok.

    atatürkçülük’te niye demokrasi yok peki?

    aslında demokrasi ve laiklik ayrılamaz. laiklik demokrasi için ne kadar
    gerekliyse, demokrasi de laiklik için o kadar gereklidir. atatürk hayatı boyunca
    aslında özgür aklı vurguluyor. islam’ın getirdiği zihniyet dünyasını, dinin
    sosyal baskısını yıkmadan, insanların özgür bir akla sahip olmasının mümkün
    olamayacağını ve din hâkimiyetini yok etmeden demokra-tik bir düzenin
    kurulamayacağını düşünüyor. dinin insanlar üzerindeki baskısının ancak otoriter
    bir düzende ortadan kaldırabileceğine inanıyor. atatürkçülük esas itibarıyla
    budur ve tipik bir aydınlanma felsefesidir. atatürkçülük siyasi felsefe olarak
    otoriterliğin dışında asla tanımlanamaz.

    atatürkçülük çağdaş demokrasiye izin verir mi?

    korkarım vermez.

    bugünkü atatürkçülük’le, atatürk’ün gerçek kimliği ve sözleri ne kadar
    örtüşüyor?

    atatürkçülük, atatürk’e çok haksızlık ediyor. atatürk böyle ayet düzeyinde
    birtakım sözlerden ibaret bir insan değil. onun birinci meclis’te milli
    mücadeleye yön verebilmek ve insanları ikna edebilmek için yaptığı konuşmalar
    çok önemli. çok akıllı, öngörü sahibi, kararlı iyi bir siyasetçi atatürk. eğilip
    bükülmüyor mu? evet eğilip bükülüyor. inanılmaz bir eğilip bükülmesi var,
    esnekliği çok yüksek atatürk’ün. atatürk iyi bir siyasetçi. ama biz atatürk’ü
    bizim yaptıklarımızı yapmayan insan üstü bir varlık, bir süpermen olarak
    düşünüyoruz.

    atatürk’ün pek çok sözü niye topluma yansıtılmıyor?

    ‘nutuk’ dahil, atatürk’ün yaptığı konuşmaların geniş kesimlerce okunduğunu
    söyleyemeyiz. biz, atatürk’ün söylediklerini, ‘istikbal göklerdedir. hayatta en
    hakiki mürşit ilimdir’ gibi, ‘ayetler’ tarzında biliyoruz. mesela ‘nutuk’,
    yıllardır en çok basılan kitaptır. bir üniversite mezununun önüne koysanız, ne
    anlattığını anlatamaz. çünkü ‘nutuk’u tam anlayamaz.

    niye? ‘nutuk’ o kadar anlaşılmaz mı? biz yakın tarihimizi ‘nutuk’tan
    öğrenemez miyiz?

    öğrenemeyiz. ‘nutuk’ sekiz yıllık bir otobiyografidir. atatürk ‘nutuk’ta,
    1919’da samsun’dan başlayarak 1927’ye kadar geçen sekiz yıllık hadiseleri,
    sadece kendi açısından anlatıyor. ‘nutuk’, sadece telgrafnamelerden kurulu bir
    metindir. ‘nutuk’u profesyonel tarihçinin dışında kimsenin anlaması mümkün
    değlidir. ortalama bir vatandaş ‘nutuk’tan bir sonuç çıkaramaz. bu yüzden biz
    ‘nutuk’un ‘ey türk gençliği’ diye başlayan sadece son satırlarını biliyoruz ve
    onu da ‘ayet’ gibi asıyoruz.

    (…)

    toplumdan saklanan sırların kaynağında ittihatçılar mı var? onları mı
    korumaya çalışıyoruz?

    cumhuriyeti kuran kadronun ittihatçı olmasının da payı var tabii. normalde
    cumhuriyetçilerin osmanlı saltanatında olan her şeyi suçlaması gerekirken,
    savunmak durumunda kalıyorlar. çünkü ittihatçılar, geçmişlerini silip
    atamıyorlar. çünkü cumhuriyet bir kopuş değil, bir geçiş aslında. fransız
    ihtilalindeki gibi gelenler gidenleri giyotinle kesmiş olsalardı, önceki dönemle
    bir kopuş olurdu. o zaman enver paşa, sarıkamış’ta ölen 90 bin asker için 90 bin
    kere didiklenirdi. ama durum öyle değil. enver paşa’nın yaveri, cumhuriyet’te
    atatürk’ün yaveri. yaverler düzeyinde bir devamlılığı var işin. aynı kadro, aynı
    zihniyet cumhuriyeti devam ettiriyor. işte o zaman da rejim değişikliği olmuyor,
    iktidar değişikliği oluyor.

    osmanoğulları’nın saltanatı bitiyor, cumhuriyet kuruluyor. ittihat terakki
    partisi isim değiştiriyor ve ittihatçılar cumhuriyet halk partisi oluyor.
    ittihatçılar osmanlı’yı batırıyorlar ama cumhuriyeti de kuruyorlar.

    osmanlı’nın son döneminde yaşanan acı olayları gizlemenin nedeni de,
    cumhuriyeti kuran kadronun ittihatçı olması mı?

    evet. kopuş olmadığı için, ermeni katliamı da bu yüzden tartışılamıyor.

    (bkz: radikal)
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük