17 yaşında başladım, 21 yaşında bitirdim. aynı yıl yüksek lisansa başladım ve bu yıl bitiyor. 22 yaşında doktora yapmaya başlayacağım, hiç sene kaybetmez ve başka engellerle de karşılaşmazsam 36 yaşında profesör olurum. 40 yaşına gelmeden 140 metrekare bir eve ve son model bir arabaya, ayrıca hayallerimi süsleyen 40 bin liralık bir kemana sahip olurum. mutluluk para ve ünvanda değildir elbet ancak gül gibi yaşayıp giderim ve beni okutmak için bir taraflarını yırtan ailemin de omuzlarındaki yükün büyük bir bölümünü ortadan kaldırmış olurum. etrafımdaki yamyamlar ve işime taş koyanlarla çok kolay olmasa da imkansız değil bu durum ve iyi ya da kötü şimdilik yürüyebiliyorum bu yolda. üniversite hayatında kaçırdıklarıma gelince: üçüncü sınıfa geçene kadar barlara-içkili kafelere giremedim, resmi belge imzalayamadım, kargo alamadım-gönderemedim, marketten içki-sigara alamadım, üniversite okuyor olmama rağmen seçme ve seçilme hakkından yararlanamadım vb. yani 18+ yaş gereksinimi olan hiçbir şey yapamadım. haa pardon; ben zaten içki-sigara içmem, barlara-kafelere gitmem *, kullanmadığım için alkol ve tütün ürünleri almam, 80 küsür yıldır oy kullanıldığı halde bir boka yaramadığını bildiğimden oy kullanmasam da olur... yani hiçbir olumsuz yanını görmedim erken yaşta üniversite okumanın. hatta tam tersine, kafamın en çalıştığı dönemde üniversite eğitimi aldığım için son derece memnunum. ayrıca ben üniversitelerin ilim, bilim, irfan, sanat yapılan kurumlar olduklarını sanıyordum; kubbeli kerhane veya batakhane değil!