19 yıl sonraki hâlleri için yalçın abi nin mükemmel yaşlandırma tekniğinin kullanıldığını esefle belirtiyorum. bunun dışında pek yorum yapmayacağım, ama internete düştüğünde tüm seriyi şöyle bi indirip temiz temiz izlerim diye düşünüyorum. ya o değil de hermione'yi aradı gözlerim... fazla gözükmedi. neyse voldemort'un yüzü suyu hürmetine bu yokluğu mazur görüyorum. neville kardeşimin voldemort tarafından uçurulduktan sonra, ayılınca gözüne kılıcın ilişmesi neyse de böyle vahiy gelmiş gibi kılıç ile yılanın olduğu yerde ortaya çıkması olmaması gereken bir kopukluktu bence. gobline de kıl oldum. voldemort hogwarts'ın büyü kalkanına saldırarak güç gösterisi yapmasına rağmen gözüme film boyunca aciz göründü. üzüldüm yani... voldemort adına... severus snape hakkındaki gerçekleri de 10 yıldır süren bir beklentinin sonucunu almış olarak memnuniyetle dinledim. yani harry'nin öğrenmesinden memnun kaldım diyelim. hele dumbledore'un snape'in patronusunu gördüğünde şaşırarak "bunca yıldan sonra bile mi" gibisinden bir tepki verdiğini görmek garip bir şekilde gurur vericiydi şahsım adıma. kanımca en içselleştirdiğim karakter snape olmuş. bunun dışında harry voldemort'un saldırısından nasıl yine sağ çıktı anlamış değilim. anlayan varsa beri gelsin... kitaplarının ilk 4ünü okumuştum yayınlandıkları zamanda... daha sonra nedense okumadım yeni çıkan kitaplarını. ama okumayı düşünüyorum bi ara. bi serinin daha sonuna geldik beyler ve bayanlar... ama güzel, ama kötü... daha iyi olabilecekse de, olanla yetinmeyi yahut izlerken gördüğümüz güzelliklere kendi hayallerimizi katmayı becerdik. belki eleştirilecek yanları çoktur, ancak bize hoş görüntüler sunduğu ve hayallerimize ev sahipliği yaptığı için takdiri de, teşekkürü de hak ediyor. buradan tüm yapımcılarına, yönetmenlerine, oyuncularına, senaristlerine, j.k. rowling'e, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. bu arada richard harris'in ruhu da şâd olsun.