şehitler ölmez. evet...
arkada bıraktığı bir yangın yeridir. gözyaşı dinmeyecek bir ana, güçlü görünmeye çalışan ancak yıkılmış bir baba, yıllarca özlemini duyumsayacağı bir kardeş vardır bu yangında.
bir oğul alınıp yerine bir avuç toprak verilir bağra basmak için. nasıl bir acıdır, tahmin edebileniniz var mı, çekenden başka?
nasıl bir masal anlatırsın geride kalanlara? "dün buradaydı, sohbet ediyorduk" , bu bir varmış... "bugün nerede?" , işte bu da bir yokmuş... bir insan bu şekilde bir masala karışır mı? insan bir var olup, bir yok olur mu?
şehitler ölmez. evet...
tabi ki şehitler ölmez ve tabi ki üç beş çapulcu istedi diye bu ülke , bu vatan bölünmez. ama sormak istediğim bir şey var. "bizde bir ruh vardı hani 7 düvele kafa tutan, 7 düvele karşı vatanını savunan; nerede o ruh"? benim sorum tabi ki o toprağa düşenlere değil, benim onlara soracağım hiçbir soru olamaz; hele onların kimseye verecekleri hesapları olmaz. benim sorum üstlere, benim sorum üstlerin üstlerine, benim sorum evinde oturanlara, şehitler ölmez sloganları atanlara, benim sorum kendime.
ne zaman yunanistan'la sürtüşme yaşansa ortaya çıkan bir geyik vardır. "adamların nüfusu bizim istanbul kadar, bir girsek birkaç saatlik işleri var" diye... ey atıp tutanlar, ey lafla yunanistan'ı alanlar. birkaç saatte bir ülkeyi alıyorsun da, bu üç beş çapulcu niye yıllardır duruyor.
şehitler ölmez ve tabi ki bu vatan da bölünmez.
ama bıktık artık her gelen siyasinin bu işe bir çözüm bulacağız yalanından, bıktık artık çok güçlüyüz sözlerinden. laf salatasını bırakın artık icraat yapın. "biz terörü bitereceğiz" demeyin, "biz terörü bitirdik" deyin. terör, açlık rant işine mi döndü? bırakın acılar üzerinden siyaseti; ferahlık üzerine bir siyaset gösterin.