Nasil bir kadin ariyorsunuz ya da nasil bir erkek, askinizi yasamak icin istediginiz insan nasil biri, nasil tarif edersiniz o aradiginiz insani ve o aradiginiz insani gercekten bulsaniz hemen kosar misiniz onun yanina, yoksa urkup geri mi cekilirsiniz? "Terk etmis ve terk edilmis" bir kadinin macerasini anlatan Cigdem Anat'in "Aklim Nereye Gidiyor, Ellerim Nereye" kitabini okurken gordum birden cevabi.
Alabildigine ofkeli, kiskirtici, sorularla, hesaplasmalarla dolu,okuyani kendisiyle yuzlesmeye davet eden, iliskileri,
korkakliklari, sahtekarliklari didikleyen, asik kadinin gozukaraligi karsisinda erkeklerin yetersizligini anlatan bu kitabin icinde duruyordu cevap.
Eger kendi yasadiklarinizdan, kadin erkek iliskilerinin karmasik, engebeli,
acilarla ve umitlerle, heyecanlarla ve kirginliklarla dolu cografyasinin bir
haritasini cikartmadiysaniz, cok degisik bir uslupla yazilmis kitabin icinde
ilerlemeniz, oradaki ipuclarindan cagrisim ipliklerini cekip yeni bir gergef
dokumaniz o kadar kolay degil. Ama bir yasanmislik haritaniz
varsa,kitabin her cumlesinden kendinizle ve asklarinizla ilgili yuzlerce soru
ve cevap sagiyorsunuz. Ve kitabin bir yerinde o cumle cikiyor
karsiniza,romanin kahramani olan kadinla yeniden iliski kurmak isteyen eski sevgilisi, karisindan yakinirken soyle diyor kadina :
"Beni aldatabilecek bir kadin istiyorum."
Bu cumlede duruverdim. "Kendisini aldatabilecek bir kadin isteyen" bir erkek. Birden fark ettim ki butun erkekler aslinda, bunu acikca
soylemeseler de, "kendilerini aldatabilecek bir kadin" istiyorlar. Butun kadinlar da "kendilerini aldatabilecek" bir erkek. Ama bu cumlenin,
kitapta yazilmayan bir devami bulunuyor, bir baska cumle daha var bu cumlenin ardindan gelen.
"Beni aldatabilecek bir kadin istiyorum," ama "beni aldatmayacak bir kadin."
Herkes, kendine muhtac olmayacak kadar guclu, baskalarina gidebilecek kadar ozgur, her an kendisini begenecek baska birini bulabilecek
kadar alimli birini istiyor, ama bu istedigi ozelliklere sahip olan insan kendisini aldatmasin da istiyor. "Aldatabilecek biri olmak" cekici
kiliyor insani, belki de cekiciligin tarifi bu kadar basit, "aldatabilecek biri"
olmak. Insanlar "aldatabilecek olana" dogru cekiliyorlar,yaklasiyorlar, dokunuyorlar, sonra kendi sartlarini soyluyorlar ;
"Ama aldatmayacaksin".
Ve "aldatabilecek olanin" cekiciligi ile aldatilma korkusu arasina sikisiyorlar. Her an bir kuskuyu, bir korkuyu, bir tedirginligi
soluyorlar oyle biriyle olduklarinda. Biliyorlar ki, "aldatabilecek iri" aldatabilir. "Aldatamayacak biri" guvenli ama sikici
"aldatabilecek biri" cekici ama korkutucu.
Askin en zor kavsagi. Hangisini sececeksiniz, istediginize sahip cikacak cesareti gosterebilecek misiniz, yoksa guvenli bir sIkIcIlIk
mi daha cazip gelecek size?
Kitabin erkek kahramani da "aldatabilecek birini" aradiktan ve ustelik onu da bulduktan sonra duruyor zaten,
karisini,cocugunu,aliskanliklarini birakamiyor. Bos bir evde askla kendisini bekleyen "aldatabilecek
kadinin" yanina gitmiyor. "Aldatabilecek bir kadin" istiyor,o kadini buluyor ve daha once verdigi sozden donup o kadini "aldatiyor".
"Aldatabilecek kadindan" korkuyor erkeklerin cogu gibi. En cok istedigi kadin, onu en cok korkutan kadin cunku. Hayati boyunca
dusledigi, ozledigi kadina kavustugu anda o kadindan aslinda ne kadar korktugunu fark ediyor erkek ve
"aldatamayacak olanin" skiciligina donuyor. Sonra da,hayatinin sikiciligina, kendi korkakligina bir
teselli bulabilmek icin toplumsal payeler, isinde gecici basarilar elde etmeye ugrasiyor.
"Aldatabilecek kadin" ise yapayalniz, bir sevgili bekliyor. Erkekler aldatabilecek bir kadini" sevip, "aldatamayacak bir kadinla"
yasiyorlar, guven ve rahat aska agir basiyor. "Aldatabilecek kadin", kendisine benzeyen butun kadinlar gibi mutsuz oluyor kitapta. Onu sartsiz ve
korkusuz sevecek birini bulana kadar da mutsuz kalacak.