sözlük yazarlarının itirafları

entry163082 galeri video563 ses32
    30082.
  1. havanın sıkıntılı olduğu bir akşamüstüydü. usul usul uzaklardan selam veren yağmur bulutlarına ve karanlığa karşı koymak istermişcesine, güneş tüm gücüyle direniyordu. elbette biliyordu o da bu savaşı kaybedeceğini. çünkü onun bunca asırlık yaşamında öğrendiği, yenilginin ve galibiyetin dönüşümlü olarak birbirlenin yerini aldığı ve kendisinin de içinde bulunduğu, sonu gelmeyen bir döngünün parçası olduğuydu. elinde değildi bir gezegenin her bir tarafını ışığıyla aydınlatmak ve sıcaklığıyla boğmak biliyordu, bu istediği imkansızdı. ama kendisinden kopup cesurca dört bir yana saldıran askerleriyle, o asla savaşmaktan vazgeçmek istemedi.

    bir ay öncesiydi, belki daha fazla. işte, böyle bir günün daha son buluşunu izlerken köprünün altında, aslında saat altıda gelmesi gereken otobüsümü bekliyordum. bir saat geçmişti halbuki. sabırsızca ayağımı sallarken, nihayet görmüştüm onu hızla geçen arabaların arkasında. bakkaldan elinde çikolatayla çıkan annesini görmüş bir çocuk gibi gülümsedim. otobüs yavaşça durdu ve benden pek de büyük olmayan bir genç inip yardım etti valizimi yerleştirmeme. yüzüme meraklı bakışlar atan insanların arasından yerime geçtim. yanımda yaşlı bir amca vardı, yorgun gözleri kendisinden daha yaşlı görünüyordu.

    koridor tarafındaydım. etrafıma bakınınca hemen karşımda bir tanıdığımın oturduğunu gördüm. onun da önünde oturan, benden en fazla iki yaş küçük bir kızla sohbet ediyordu. yanında da sanırım yaşıtı olan bir arkadaşı daha vardı. bana yakın olan tarafta yani koridor kenarında oturuyordu, dikkatimi çekmişti. hoş bir siması vardı. hazal kaya ya benziyordu. o an içimden ona hazal adını verdim. kendisine baktığımı görünce kafamı teyzeye çevirip konuştuğu diğer kızın susmasını bekledim. o susunca teyzeyle bir süre sohbet ettik. hazal ın ara sıra bize baktığını görüyordum. dahası onun da beni süzdüğünü. sonra o da sohbete katıldı, söylediğim şeylere saçma da olsa gülüyordu. ben gözlerimi ondan ayırdığımda bu sefer kaçamak bakışlarla o bana bakıyordu, hissediyordum.

    hissetmemeliydim...

    iki üç saat geçmişti. sıkılmamak için yanıma aldığım kitabımı okuyordum. daha doğrusu kitaba odaklanmaya çalışıyordum. en sonunda pes edip bakışlarımı kitabın yukarısına doğru kaldırdım. benden bir koltuk önde olmasına rağmen çarprazımda kaldığı için yüzünü rahatlıkla görebiliyordum. gerçekten de güzeldi. ama birkaç kilo verse iyi olacak diye geçirdim içimden. 1.65 civarında olduğunu tahmin ettim. saçları ve gözleri hazal kaya nınkilerin aynısıydı nerdeyse. tam kendime yeter, bu da son, dön kitabına derken...

    kahretsin, yine yakalanmıştım.

    son birkaç saattir böyle yapıyordu. arkadaki muavine dönüp birşey isteme bahanesiyle birkaç saniyeliğine gözlerini bana çeviriyordu.

    böyle yapmamalıydı... bilse yapmazdı zaten.

    bu ülkede lezbiyenlere hiçbir zaman yer olmamıştı.

    onun bir suçu yoktu gerçi. nerden bilecekti ki ? en fazla alnıma dökülen saçlarım, erkeksi vücüt hatlarım, erkeklerin giydiği türden bol kıyafetlerim, yine bir erkeği aratmayan yüzüm, bir kızda olmayacak ses tonum, olmaması gereken davranışlarımla nereden bilebilirdi ?...

    peki benim suçum neydi?

    böyle olmayı ben seçmemiştim. elimde olsa zaten seçmezdim. deli miyim ben ? küçüklük fotoğraflarıma bakıyorum bir tane etekli, uzun saçlı resmim yok. böyle yetiştirilmiştim. okul dışında ilk kız arkadaşım on yaşlarımdayken oldu. akrabalarımın kızlarını zaten pek sevmezdim, konuşmazdım da. oyuncak arabalarla, silahlarla büyümüştüm. ne bekliyordunuz? "koç bu koç!", derken ne bekleniyordu benden, hiçbir zaman anlayamadım.

    aslına bakarsanız, bu şartlar altında kendimi hiçbir zaman bir kız gibi görmedim. görsem zaten böyle bir sorunum olmazdı. ne zaman aynaya baksam orda hep bir brad pitt, kıvanç, johnny depp aradım. bu yüzde hiçbir zaman angelina ya, adriana ya yer olmadı. kendimi bir erkekle düşleyemedim hiç. öyle bir rüyam olmadı şimdiye kadar. ama konuşmadım da, toplum öyle bir yargılıyordu ki sizi, açamadım ağzımı. son bir senemi depresyonla mücadele ederek geçirdim. kendimi gerçekten de sizin bu nefretinizden ötürü yine sizin dilinizle "hasta" gibi hissediyordum çünkü. siz diyorum, genelleme yapmakta haksız değilim, öyle değil mi ? olur da aranızda buraya kadar okuyup beni biraz olsun anlamaya çalışan biri varsa o da kusuruma bakmasın.

    nerde kalmıştık? heh, işte böyle bakışmalarla geçti, her zamanki gibi kendimi dizginlemeye çalıştım. ama asıl kimliğimi de bilsin istemiyordum. tabii o ana kadar...

    malum, bende hal böyle olunca tuvalete girebilmek de bayağı mesele. toplu ortamlarda elimden geldiğince girmemeye çalışıyorum ama o da bir yere kadar, sıkışıyor insan. erkek tuvaletlerine de ne olur ne olmaz diye girmek istemiyorum. ikinci molada saat gece yarısını geçmişti, artık gitmeliyim dedim. ama ona görünmeden. takip ettim onu. markete girdiğini gördüm, yanından hiç ayırmadığı arkadaşıyla. tamam dedim şimdi gir. bir koşu gidip kadınların şaşkın bakışları arasında tuvalete daldım ve boş bir yer bulup girdim. bu bakışlara alışmıştım artık. ama birkaç kez bu yüzden az kala dayak yiyecektim. neyse, tuvaletten çıktım fakat o da ne! lanet olsun, tam karşımdaydı. sıçtık dedim içimden. sonra da hiç bozuntuya vermeden yanından geçip ellerimi yıkadım. ilk başta dondu tabii. çıkarken de yanındaki arkadaşıyla gülmelerini duydum.

    lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun...

    böyle olmamalıydı.. ama oluyordu işte, oluyordu. çok birşey istemedim hayattan, yemin ederim. istediğim şey yalnızca sevebileceğim bi kadındı, sıcak bir yuva. sevgi... hayattaki en masum şeyi istemiştim sadece. kimseye zarar verdiğim, vereceğim yok yani. bakıyorum da hırsızlar, katiller kol gezerken ben kimseye zarar vermeyeceğim birşey için kendimi yiyorum. toplumun yapısını bozuyormuşuz, pardon da hangi düzen ? öyleyse neden o bahsettiğim vahşilerle uğraşmıyorsunuz ?

    hakikaten siz ne istiyorsunuz ?...

    sözlerimi bana kız mısın erkek misin diye soranlara verdiğim cevapla bitiriyorum.

    lütfen başkasının cinsinden önce, kendi cisminizi bir gözden geçirin. olur mu ?
    6 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük