deniz feneri davası gündeme ilk geldiğinde hakkını vermek gerekir ki chpnin kuvvetli bir eleştirisi söz konusuydu. yaklaşık 2 yıl önce chpnin eleştirileri dikkate alınsaydı bugün gelişmeler çok daha farklı olabilirdi.
deniz feneri siyasi bir organizasyon mudur ki yolsuzluk haberleri gündeme geldiğinde hemen kutuplaşmalar yaşandı. akpye ve fethullah gülen cemaatine yakınlığıyla bilinenler hemen savunmaya geçti karşıtları ise haklı ya da haksız saldırılarda bulundu. keşke adaleti sağlamakla yükümlü olanlar 2 yıl önce bu kararı verseydi ve halkla gerçekler paylaşılsaydı da kim kime destek vereceğini bilseydi.
bugün bülent arınç çıkıp da bu deniz feneri işinde bir pislik var, kimse benden savunmamı beklemesin diyorsa akıllara bir pislik olduğu gelir. çünkü akpnin nice pisliği yalanlamalarla örtbas edildi. bülent arınçın bu açıklamasını bu gözle bakarak önemsemeliyiz.
hırsızın, arsızın, mafyanın velhasılkelam kötü adamın partisi de olmaz, milleti de dini de kötü kötüdür şimdi kanal 7 televizyonu, haber 7 sitesi ve akit gazetesi tutuklanan zahid akman ve kanal 7 yöneticileri için methiyeler düzmekte. bu kişilerin yalnızca bu dünyayı değil, diğer dünyayı da düşünen imanlı kişiler olduklarını, mahkeme bunlar suçlu dese bile kendilerinin kefil olduklarını, bu kişilerin hırsız olduğuna inanılmaması gerektiğini haykırdılar, hıçkırdılar, tıksırdılar durdular.
orada durun. sizler daha mahkemenin suçludur ya da suçlu değildir demediği engin alan için binlerce kez kininizi, pisliğinizi kusmadınız mı? türk yargısına olan inancınız bu derece mi zayıfladı ki? oysa beğendiğiniz kararlar alan ergenekon savcılarına ne methiyeler düzüyordunuz. karar verin, yargıya ya güveneceğiz ya da güvenmeyeceğiz. bu ülkeyi böldüğünüz anlamda sizin için de geçerli, bizim için de, onlar içinde, ötekiler için de
dava tam manasıyla güvenilen hakimler ve savcıların elindeyse kanalın ismini değiştirmeyi de gündeme alabilirsiniz: kanal 7 ya da kanal yedi