kız izmirliydi. ismi boyozgül. tam manasıyla izmir kültürü ile yetişmiş. demokrat bir ailenin kızı işte tahmin ettiğiniz gibi. çok mutluyduk, iki mutlu sevgiliydik lan işte bildiğin. ta ki babası kızım getir şu çocuğu da görelim diyene kadar.
evine gittim, kapıyı annesi açtı, tokalaştık. salona girdim. girdiğim gibi beynimden vurulmuşa döndüm. kanepede bir küheylan. upuzun boylu, 50 yaşlarında ama sadece favorilerinin bazı yerlerine ak düşmüş, taş gibi, izbandut bi herif. ayağa kalktı. beni bi süzdü. elini öptüm. kokladım ellerini çaktırmadan, dayanamıyordum, iri taşşaklarını avuçlamamak, kıllı göğsünü tırmalamamak için kendimi zor tuttum.
her neyse oturdum, gece boyunca, kıllı göğsünü, kızına boyozgül diye seslenirken dudaklarının aldığı şekli, dar kumaş pantolonundan iki yana ayrılmış taşşaklarını seyrettim. aşık oldum lan herife bildiğin. boyozgül de salak, ayyy ne güzel babamı çok sevdin falan diyo. bıraksa yapışacam dudaklarına haberi yok dangalağın. galiba ayrılcaz ona bu kadar yakınken bir o kadar da uzak olmak koyuyor.