iniyorum taksiden.
sokakta ilerliyorum.
ama nasıl bi ilerlemek.
insepşın olmuş sokağım.
sokağın sol tarafı birden şahlanıyor.
altta kalmayan sağ taraf, indir elini ayağını diyerek atağa kalkıyor.
ulan hangi yoldan gidicem derken donup kalıyorum sokağın ortasında.
"öeeeegghhh!"
gelmiyor, kusamıyorum.
yavaş yavaş.
sürünürcesine ilerliyorum apartmana.
ve geliyorum sonunda.
kusarım belki diye oturuyorum apartmanın girişine.
ilk üç kat balkondan beni kesiyorlar farkında olduğumun farkında olmadan.
"ah ulan!" diyorum "ah ulan!" kimse sikimde olmadan.
o son rakıyı içm... öhm.. napıyorum lan ben burda.
millet beni izliyor.
hemen apartmandan içeri girip asansörü çağırıyorum.
sağolsun uykusundan uyanıp geliyor gözleri mahmur.
gidelim diyorum lakin gitmiyor fakat. *
anlaşıldı diyerek ona basıyorum.
yanlış anlaşılmasın numerolardan 10 a basıyorum.
böyle iğrenç bi şaka yaptığım içinde kendimi kınıyaraktan aynanın karşısında triplere giriyorum, güvenlik kamerasını aldırmadan.
damacana olayı malum.
cana geleceğine damacana gelsin sloganıyla yaşanmış bir hadise olarak görüyorum onuda.
hazır hadise de sinan dan ayrılmışken atsam mı bi çağrı.
ya da dur ben niye arayayım o arasın amk diyerek iniyorum asansörden.
çıt ses çıkarmadan dairemin önüne geliyorum ve basıyorum zile.
kız arkadaşım açıyor kapıyı.
- nerdesin sen bu saate kadar?!
+ sen içeri nasıl girdin amk!
- anahtar verdinya sabah.
+ harbi mi?
- walla.
+ hadi yaa.
- öle işte.
+ hadi bakalım hayırlısı olsun. yemeye bişey var mı?
- yok.
+ vay amk. neyse bi çorba içip geleyim ben.
- ben?
+ sen otur evde, benim anahtarım yok.
- tamam hazreti insan tamam!
"çaaat!!!"