yaşanan yemin krizinde akp'nin chp'ye söylemekte direttiği "tükürdüğünü yalama" deyimini bizzat kendisinin gerçekleştirmesidir. evet, işin aslı budur. bunun aksini söylemek yorum kabiliyetsizliği, analiz etme özürlülüğü; kısaca gerizekalılıktır. oldukça basit anlatacağım. hem de çok basit. soru-cevap şeklinde hatta.
chp yemin etmedi, peki neden?
-çünkü, mehmet haberal ve mustafa balbay abzürt nedenlerle hapiste tutuluyor. balbay ve haberal'ın hâlihazırda tutukluluk süreleri dudak uçuklatacak seviyede olmasına rağmen, hâlâ "delil karartabileceklerinden" bahsediliyor. yani, bunca sürede gerekli delilleri toparlayamayacak kadar bir beceriksizlik, saçmalık var ortada. kılıçdaroğlu, dokunulmazlık şartı koymuyor. yargılanmadan hapiste tutulan bu iki sanığın, yargı vakti geldiğinde suçlu bulunurlarsa istifa edip, hapse gireceklerini söylüyor. bu kadar da emin, güvence veriyor. ve yemin etmeme kararlarını şöyle açıklıyor:
"Arkadaşlarımıza yemin etme yolu açılıncaya kadar yemin etmeyeceğiz."
akp ne yaptı?
AKP, CHP'nin bu tavrı karşısında "hiçbir şey yokmuş" gibi davranmaya çalıştı. CHP, "Milletvekillerimiz tutuklu, bu büyük bir sorundur." dedikçe, AKP ortada bir sorun olduğunu bile reddetti. Sorunun varlığını dahi kabullenmek istemeyen AKP, "Ne yapalım, bizimle ilgisi yok." demeye başladı.
AKP "Vekilliğinizi düşürürüz." restini çekti. Chp jet bir yanıt verdi: "Anamızın karnından vekil doğmadık."
"Diz çöktüreceğiz.", "Tükürdüklerini yalayacaklar.", "Kuyuya düştüler." gibi sözler söylendi AKP tarafında.
Medya, CHP'yi itibarsızlaştırmaya çalışırken, Başbakan Erdoğan da buna çanak tuttu. Ancak aynı Erdoğan, CHP'nin yemin etmeme tavrının, AKP iktidarının meşruiyetini sorgulatacak aşamaya geldiğini görünce, ilk sıcak mesajı verdi:
"Sorunların çözüm yeri parlamentodur." (bu bir)
Grup Başkanvekili Elitaş'ın açıklamasını da "düzeltti."(sürçülisan etmiş arkadaşımız) (bu iki)
Kimsenin Milletvekilliğini düşürme gibi bir dertlerinin olmadığını söyleyen Erdoğan, devreye Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i soktu. (bu üç)
Çiçek, Kılıçdaroğlu'na "Sorunun çözülmesi için elimden geleni yapacağım." dedi. Birlikte görüşmeler yaptılar. Sonunda bir metin hazırlandı ve uzlaşmaya varıldı. Dün de açıklanan bu metin ile birlikte CHP yemin etti. Birkaç gün öncesine kadar "Sorun yoktur." diyen AKP, metne attığı imzayla CHP'nin temel tezini artık kabul etmiş bulunuyor. ikincisi; tutuklu milletvekillerinin durumuna vurgu yapılarak, "Seçilenler TBMM'de olmalı" deniliyor. Ve bu durumun, özgürlükleri daraltan kanunlar yüzünden olduğu konusunda mutabakat sağlanıyor. Yine metinde yer alan ifadelere göre, tutukluluğu ortadan kaldıracak gelişmenin "yeni anayasa" çalışmaları kapsamında ele alınacağı işaret ediliyor. Bu metin, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Engin Alan ve BDPli milletvekillerinin özgürlüklerine Ekim ayının sonu Kasım ayının başında kavuşacağını gösteriyor. (bu da dört)
Chp'nin tükürdüğünü yaladığını düşünmek gerçekten yüksek derece zeka geriliğine işarettir. Bunu açık açık söylüyorum.
