evrim teorisine inanmak daha ziyade biyoloji bilgisine sahip olmanın da yanında dinsel iannış bağlamında da bir takım kalıplaşmış yargı ve fikirleri yıkmayı ve bunların ötesine geçmeyi gerektirir.
öncelikle şunu bilmek gerekir ki, evrim teorsi salt insanın maymun denilen hayvandan değil, evrendeki her şeyin tek bir atomdan-enerjiden meydana geldiğini ve bunların kendi içinde matematiksel devinimler ile sürekli bir değişim ve gelişim içinde sürdürerek, farklı boyutlar kazanarak günümüzdeki haline ulaştığını savunur.. "kütledeki enerji döngüsü" keşfedildiğinde evreni anlamaya yönelik adımlardan en büyüğü atılmış olacaktır- ki, cern deneyi de bunun için yapıldı. şu an bazı sonuçların saklandığına dair iddialar var. ama neticede her düşüncenin bir zamanı vardır. bu da belli bir zaman sonra açığa çıkacaktır.
insanın maymundan geldiği önermesi de evrim teorisinin iddia unsurlarından sadece biridir. ancak teori denen bu fikirsellik dindar kesim tarafından sürekli engellenmeye, tıkatılmaya çalışılıyor. bunun nedeni de çok açık. çünkü evrim teorsi ispatlandığında ya da bir kesimi daha ikna edici bir noktaya getirildiğinde "dinler" zedelenecektir. çünkü dinlere göre evren, tanrı tarafından bir emir ile ve basit bir şekilde meydana gelmiştir. çamurdan iki insan yaratılarak bir gezegene postalanmış, sonra diğer insanlar da bu iki insan sayesinde üremeye başlamış ve insan soyu bu şekilde devam etmiştir.
bu düşünce esasen insanın kolaya kaçma güdüsünden de kaynaklıdır. ve bir dogmadan ibarettir. bilim ise hiç bir zaman dogmaların etkisinde olamaz. sürekli sorgular, yeni fikirler üretir, gerçekliklerin ötesindeki gerçeklikleri de görmeye çalşır. hiç bir zaman sınırı yoktur. evreni anlamanın en ideal yolu bilimdir. dinler ise yalnızca bir varsayımsalllıklar bütünüdür. teslimiyet gerektirir ve de bilimsel gelişmenin önünü tıkar. nitekim tarihte de bir çok dönemde din bilime mani olmamış mıdır? galilei kutsal kitaptan şüphe duyarak bilimde bir devrim gerçekleştirmiş ama fikirleri dinsel düşünceyi yıprattığı için ölüme mahkum edilmemiş midir? ya da osmanlı döneminde ünlü gökbilimci takiyüddin'in rasathanesi şeyhülislam'ın emriyle yerle bir edilmemiş midir.
bilimin temeli süpheciliktir. ve hiç bir şey mutlak olarak kesin değildir. bir bilim adamı her şeyden şüphe duyar. sorar, sorgular, araştırır. ve bir din adamı ise ne kadar sorgularsa sorgulasın hep aynı yere geleceğini sanar ve gelir de. çünkü kalıplaşmış fikirlerini bir türlü yıkamaz. ve bu da sürekli durağan kalmaya ve körü körüne inanmayı olur kılar.
işte bilimin bir dalının eğitimini alan kişi de şüphe duymalı ve dinsel düşüncenin esaretinde kalmamalıdır. eğer evrim'e inanmıyorsa bile yaratılışa şüpheyle yaklaşmlıdır. aksi halde bilimin en önemli gerekliliğini yerine getirmemiş olur.