uludağ sözlüğün de yarısı biyologmuş maşallah durumudur. ve yahut olsa kaç yazardır. ipe sapa gelmez türk üniversitelerinden mezun olup da ortalıkta entel dantel dolaşan, küçücük beyinciğiyle ortalıkta akılcılık taslayıp dolaşan zavallıların hezeyanıdır bu söz. ancak hükümlerini ve görüşlerini mantığa değil hisse dayandırdıkları gayet açıktır. en sıradan bir konuda dahi ince eleyip sık dokuyan bu arkadaşlarımız 3 satır islam tarihi okumadan dine çamur atmayı pek büyük bir maharet ve cesaret olarak görmektedirler. "dünya boş hayatını yaşa" derler ama hiç gidenlere sormuşlar mı acaba. bilimkurgu dizilerindeki alternatif evren ütopyalarına ağızlarını ayırarak heyecanla bakarlar da söz konusu diğer dünya olunca hemen yüzlerini buruştururlar.
tamam akıl lazımdır gereklidir ama binlerce yıldır tüm düşünürler ve filozoflar gerçekliği algılamada aklın yerini tartışmışlardır. ideal olanı acımasız ve zalim tabiatlı insan aklına bırakmak ne kadar doğrudur arkadaşlar. ya da madem evrim vardır (ki bu inancıma ters değildir, allah isterse evrimle de yaratır), dolayısıyla insan aklı da evrimin ürünüdür bu sava göre. peki nereden biliyoruz aklın şu an yeterli olgunluğa ulaştığı. akıl gerçeği aramaz, insanı mutlu edecek bahaneler arar. belli bir düünce sistematiğine sahip bireyler artık akıllarını edindikleri fikri sabitelerinin sağlamasını yapmak için kullanırlar. 300 gramlık et parçasına bu kadar önem atfetmek de insanoğluna has bir zırvadır zaten.
