istanbul'dan ne zaman dönsem iyice boka saran bir şehir halini aldığını gördükçe üzüldüğüm şehirdir.
Öncelikle, bundan önce de apaçi nüfusu hatırı sayılır bir yer tutardı bu şehirde. Ama apaçi derken bize özgü apaçilerdi. severdik o apaçileri, enazından alışmıştık.
Şimdi ise Avcılar, esenler, bayrampaşa apaçileriyle yarışmaktalar. Soyları tutsa istanbul'un Kürt apaçilerine de benzerler zamanla herhalde de allahtan soyları tutmuyor.
sonrasında ise Beyazev, çalıkuşu, hacı macı yani çiftlik'te en fazla gidilen döner mekanları dönerlerini ve daha kötüsü lavaşlarını iyice bozmuşlar. Onu geçtim Adliye karşısı Oba moba da bozmuş.
daha genişletmek gerekirse, Çiftlik caddesine iki tane Burger king açılmış lan. Bir başına bir de sonuna. bundan önce kapanan burger king herhalde feth etmeye geldi şehiri. Ama 5 liraya kötüleşmiş de olsa Dürüm Ayran yeyip doymak varken 10 küsür lira verip patetesi kolası bir şeye benzemeyen sadece Steak house burgeri fena olmayan ve yavaş mı yavaş çalışan Burgerden kimse bir şey yemez. eminim küresel sermaye nin fast food ayağı tekrardan yenilecektir.
sonrasında da şehir içinde sigara yasağından ötürü kafe kültürü bitmiş(sigara yasağı kullanıcı olmama rağmen iyi oldu belirteyim), yerine apaçilerin tavla attığı çay ocağı-kafe çakması hani istiklal caddesinin arasında bulunan çakmalar gibi garip yerler türemiş. Ulan bir kızla çıkıp şehir içinde gidilebilecek sigara içilebilecek kafe sayısı bir elin parmaklarını geçmez mi? o da ellialtıların oralara kadar yürüme gerektiriyor.
Ayrıca insanının bir lokanta olan diyarbakır ocakbaşı yavşaklığından da tiksiniyorum. bahsettiğim mekan 3 kişiyi zehirleyip öldürmüş, ondan sonra birkaç ay kapalı kalmış ama şerefsiz bir şekilde, arsız bir şekilde, umarsız bir şekilde, kansız bir şekilde tekrardan açılmış ve kodumun vatandaşları yeniden gitmeye başlamıştır. Ha belirteyim şehirde bulunan bütün diyarbakırlı işletmelerini yermiyorum burada. tek bir mekandan bahsediyorum. Ha ben yine gidip samsun'da diyarbakır lokantası isimli bir yerden yemek yemem. Hem oralardan onlarca kat güzel lahmacun, adana vs yapan yıllanmış samsunlu lokantaları var.
tramvay ise.. Nasıl ki istanbul'da tramvay hattının birucundan öteki ucuna seyahat etmek işkence ise tee OMÜye kadar giden Tramvay saçmasapan iş. Bir de seyrek geliyor. Üstüne üstük şehirle alakası olmayan yerlerden geçiyor. daha da beteri şehri denizle birleştireceğim diye yapılan herşeyin içine duvarlarıyla ediyor.
şehir içi dolmuşları ki samsun'un en güzel yanlarından biriydi 1.75 lira olmuş. insanın binesi gelmiyor. uzak mesafe de değil ha. ancak parasını dolmuşun başlangıç ve bitiş noktalarına yakın kullanıldığında çıkartır.
sanayisi olmaması, iş imkanı olmaması da Tayyip'in yediği haltlar. Türkiye'nin en güzel şehirlerinden biri olabilecekken, kültürsülüğe, sanatsızlığa, sanayisizliğe, boşluğa itilmiş bir şehir halini almıştır.
bütün bunlara rağmen, iş olsa dönüp yaşamayı ve aile kurmayı istediğim şehirdir. hiç yoktan apaçi de olsa türk insanının bulunduğu, orta da kalsa, sınırları da olsa diğer anadolu şehirlerine göre daha serbest olan, genelde kara da olsa hava sınırsız sahilin bulunduğu, arabayla çıkmak zorunda kaldığınız hallerin çok sınırlı olduğu, haliyle trafik sorununun çok derdiniz olmadığı şehirdir.