filmi izlerken hepimizin en azından bir karakterden beklediği davranış: 'arkadaşlar napıyoruz biz ya ölcez gitcez, kaçcak zaman cok haydee' bu idi. ama bırak bi karakteri hepsi yaptıkları bu onurlu ama güç davranışın o kadar normal olduğunu sergiliyo ki yalnız kalıyosun, resmen seni dışlıyolar, öteki oluyosun ve uzaktan bakan biri olarak yanlışın ne olduğunu bulmak, sonra sorgulamak.. neyi mi? bize dayatılan bu hayatı.
depresyonun kız kardeşi olan bu filmin ana teması, tabiki de orda olduğunda herşeyin üstüne geçen ölüm. peki ölüme isyan etmemeleri saçma değil mi? peki ölümün bu kadar kötü bişey değilde 'tamamlamak' olduğu ve bunu çevrendeki herkesin bi ödev gibi yaptığını görsen isyan eder misin? belki evet diyosun çünkü biliyoruz ölüm korkunç.. ama hayatındaki bi çok şeyi ekrandan izleyemediğinin, sana dayatılan bi çok şeyin farkına varamadığının farkında mısın? mesela en basit örnek olan 'din'. küçüklüğünden beri sıkı bi dini eğtimden geçen biri sorgulıyamıyo.. tıkanıp kalıyo.. filmde aman canım sende bu klon,, insan olsa kesin bişeyler yapardı demiyelim diye klonlarında bi ruhu olduğunu ispatlamışlar bize, yani saf insan bunlar, al bi insanı istediğin gibi eğit hatta ve hatta konu ölüm olsa bile gık demez,, işte bol soru sordurtan film.. hayatımızın sembolik görünüşü..
--spoiler--