"mozyr yolundan kalinkoviç'e doğru arabayla ilerliyorduk, bir de ne göreyim? yolun kenarında, ışık huzmesinin altında -incecik bir ışık huzmesi- kristal gibi bir şey parıldıyor. çalıştığımız köyde bundan birbirimize bahsettik. bütün yapraklarda özellikle de kiraz ağaçlarında küçük delikler açıldığını gördük. aldığımız salatalık ve domateslerin yapraklarının üzerinde de bu küçük siyah deliklerden olurdu. lanet okur ve onları yerdik.
gittim. gitmem gerekmiyordu. gönüllü oldum. önceleri oradaki herkes çok ilgiliydi; ama sonra gözlerinde boşluk gördüm. artık herkes alışmıştı. madalya peşinde miydim? çıkar mı sağlamak istiyordum? saçmalık. kendim için bir şey istemedim. bir daire, bir araba, başka? evet bir daça. bunların hepsine sahiptim. ama oraya gitmenin erkeksi bir büyüsü vardı. erkek gibi erkekler gidip bu önemli işi yapacaklardı. ya diğerleri? onlar isterlerse kadınların etekleri altında saklanabilirdi.
hamile karıları olan, çocuğu yeni doğanlar vardı. bir tanesinde yanıklar oluştu. hepimiz kendimize küfrederek geldik.
eve döndük. orada giydiğim bütün giysileri çıkarıp çöpe attım. kasketimi küçük oğluma verdim, onu çok istiyordu. hep o kasketi giydi. iki yıl sonra ona beyin tümörü teşhisi koydular.
hikayenin sonunu siz de yazabilirsiniz. artık konuşmak istemiyorum."