yanlış bir sistemdir.
ingilizce bölümden lisans eğitimi tamamlayıp üst lisansı türkçe aldığınızda türkiyede ki sistemin ne kadar yanlış olduğunu bir kez daha gözler önüne koyacaktır. ingilizce dersinin ilk okula, kreşe indiği tarih çok eski değildir. daha eski bir tarihe gidelim 6. sınıfta ingilizceyle tanışıldığı dönemlere. en yoğun olarak öğrenenler kolejliler ya da anadolu liseleriydi. bir yıl hazırlığın zorunlu tutulduğu okullar. sonra hadi bakalım tekrar türkçe yada bazı dersler ingilizce. sonuç üniversiteye girişte yeniden hazırlık okuyan öğrenci sayısı ile ne kadar başarısız olduğunu ispatlar. 7/24 türkçe düşündüğünüz,türkçe konuştuğunuz, türkçe dinlediğiniz yani türkçe olarak geliştiğiniz sistemde ingilizce olarak alınmış eğitimlerle zihninizin üretim, buluş, özgünlük gibi temaları ne derece geliştirmesiniz bekliyorsunuz. ancak dünya düzeninde sistemin bir parçası olarak kalınır. yaratıcılık merakla doğan, düşünme ve gözlemle olgunlaşan yaşamın getirdiği karakteristik özelliklerle sonuçlanan bir sürecse siz bu süreci türkçe yaşarken ingilizce olarak aldığınız eğitimlerle ancak öğrenilmişliğin tercumanı olursunuz. bilginiz dahilinde dağarcığınız standardında kabiliyetiniz değişkendir. oysaki yabancı dil insan hayatına zorunluluktan ziyade kültür olarak aşılansa bugün molliere ı ingilizce olarak okuyanlar sadece belli meslek grupları olarak kalmaz, molliere okuyucusu da sayı olarak çok daha fazla olurdu.