sözlük yazarlarının marx' a diyalektik vahiy yoluyla arzu ve isteklerini iletebilecekleri zarf.
marx' a
sevgili marx,
öncelikle engels gibi bir arkadaşa sahip olduğun için çok şanslısın, işin para değilde düşünceyi gerektiren kısımlarında onun parmağı var gibi. birazdan sana bu konuda bir kaç şey söyleyeceğim ama önce hayatı boyunca obezite sınırında yaşamış biri olarak işe kendi kişisel ve ailevi birikiminden başlamadın bu aklımı kurcalar durur.
demişsin ki her sistem içerisinde kendini yıkacak dinamikler bulundurur, bunu görebilmen açıkçası güzel; herkes göremez zira platon' un ütopyasından farkı olmayan bir sistem arayışını ne diye attın insanların önüne?
kuramsal kuruculuğunu yaptığın dini savunan insanlar özgürlük, adalet falan derken bazı şeyleri atlıyorlar. mesela dünya tarihindeki en sınırsız özgürlüğün şu an var olan liberalizm sistemiyle sağlandığı gibi. misal ben şu an param oldukça ister 1 ister 5 ekmek alıyorum, ama bir gün seninkiler gelirde artık biz yöneteceğiz buraları deyip, bana günde bir ekmek hakkı biçebilirler, bunun adına da özgürlük derler ya da ben bir müzisyen olarak bir barda çalmak istersem o barı bulamayabilirim, ya da kıçı kırık barda çalmak için önümde dağ gibi bir bürokrasi duruyor olabilir.
yani işin özü, zamanın ekonomisini bu kadar yalayıp yutmuşken nasıl oldu da proleter sapma gösterdin akıl sır erdiremiyorum. ekonomik görüşlerini pozitivist bir anarşi çerçevesinde ortaya koyabilirdin. mesela derdin ki, sorunun temeli para ya da ekonomi değil devlet yönetimidir.
eğer ki,
"insanlar, aşamalı olarak ilk önce sınırları sonra devleti ortadan kaldıracak. hukuk, insan' ın yaşam koşulları adına bir kuruluş ve güvenlik alanında bir otorite göreve devam edecek, bunun dışında her şey insanların kendisine kalacak. dünya halkında yaşayan herkese hayata başlamasından ölümüne kadar düzgün yaşayabileceği koşullar sağlanacak; bunun dışında bu koşulların üstüne çıkmak isteyenler anayasaca belirlenmiş üst limiti aşmayacak. yani dünyadaki her şeyin sahibi olmak gibi bir hayale kimse sahip olmayacak, aşırı fakirliğin engellendiği gibi aşırı zenginlik de engellenmiş olacak. tüm bu saydıklarımı başaracak insanlar ise aydınlar olacak. işte bu öne sürdüğüm sistem ana sütunlarında dinamit barındırmayan, çökmeyecek bir yapıdır. " deseydin. senin hayranın, müridin olur idim.
ayrıca bazı insanlar senin düşüncelerinin bir öngörü çabası olduğunun farkında değil. yani güçlenen sanayi ve fransız devriminin etkisi ile işçiler siz zenginlere ingiliz anahtarı ilen dalacak sanmışsın, yani çağını aşamayan bir öngürüde bulunmuşsun ama olmamış.
bu gün yaşıyor olsaydın eminim söylediklerini yazdıklarını toplatır ve yakardın. sen öldükten sonra sana inananlar bir kaç yerde sistemini denedi ve hepsinin sonu hüsran.
peygamberlerden sonra seni sevmiyorum bu dünyada, çünkü bağırıp çağırmayı, kaldırım kırmayı özgürlük sanan bir kitle yarattın.
işçiler konusunda da bilgi vereyim. artık proletarya diye bir şey yok, orta direk var ve yahut, asgari ücretli. dünyada hepsi birleşip bir adaya toplansa biz artık buradayız deseler 1 saat içinde hepsini yok edecek silahlar üretildi.
işin kötüsü hayallerini sattığın kitle bağnaz oldu. şimdi ben seni eleştirdim ya:
"oturduğun yerden ahkam kesmek kolay sen ne yaptın? " diyecekler mesela. ama bilmezler amuda kalkıp klavyeye dokunarak yazsam da değişen pek bir şey olmaz ve senin zenginlik seviyene erişemedim.
"neo-liberalizm ideolojiler öldü diyerek insanları kandırdı sonuç ortada. " ama bilmezler neo- liberalizm' in başarısının sırrı ideolojilerin bittiğinin farkında olması, bu kadar güçlü polis devletlerine ve ordulara direnmenin mümkün olmadığı.
vesaire vesaire.
kısacası saçı sakalı birbirine karışmış berbere uğramayan adam, hayallerin bu dünyada gereğinden fazla kaldı. ve bir alex değilsin belirtmeden geçemeyeceğim.
------------------------------- haziran 16, 1938; nescafeyi icat ediyorken; akheramosis
editovski saat: 3.46: bir ekleme yapmalıyım, umarım posta işleri kabul eder.
ayrıca şu anki sistem hayallerini afyon olarak kullanıyor. sistemden şikayetçi olanları senin hayallerin çevresinde topluyor, çünkü insanlar hayallerinle vakit kaybediyorken düşünmeyi unutuyor ve ingiliz anahtarıyla kafa yararak sistemi yıkabileceklerine inanmaya devam ediyor. yani şöyle düşün sevgili marx, sisteme çok büyük fayda sağlamış birisin. insanlar seninle uyutuluyor ve bunun farkında bile değiller, arada sırada büyük ekonomik buhranlarda fikirlerini öne süren sistem kendine kolayca alt edeceği isyankarlar yaratıyor. ve şunu da belirtmek isterim, sana en çok liseliler ilgi duyuyor. zamanında bir özel lise mi açsaymışsın ne.
edit:
sevgili marx,
birinci mektuba yazmış olduğun cevap henüz ulaştı elime. bana sistemin çarklarından birisin demişsin. ama önemsemedim sen kimi sevmesen bunu diyorsun.ithamlarına takılmayıp görüşlerini eğerlendirmeye devam edelim.
sen öldükten sonra çin' de mao diye biri çıkıp kuramsal kurucusu olduğun sistemi oturtma çabasına girdi. bil bakalım özgürlükten bahsedilerek peşine takılmış insanlar ne hale geldi? çin' de milyonlarca kişi açlıktan kıvranarak ölürken, halk karnelerle, kilometrelik kuyruklarla ekmek peşine düştü. hamile olan bir bayan çocuğunu ve hamileliğini gizlemek durumunda kaldı; çünkü proleter diktatörlük o kadar şiddetliydi ki hitler şirin baba gibi kalıyordu.
her neyse geçmiş geçmiştir, ben biraz daha sisteminden bahsedeyim.
hayatında berber görmemiş arkadaşım, bilmez misin insan doğası gereği bencil ve açgözlüdür, eline geçen gücü sonuna kadar kullanır. misal rusya' da halkın büyük çoğunluğu 150 ruble ile geçinmeye çalışıyorken, komünist parti üyeleri 25 ila 100.000 ruble arası maaş alıyordu bunun dışında köşk, otomobil gibi ücretsiz imkanları vardı. kişisel özgürlükten bahsetmeye bile gerek duymuyorum, stalin' in keyfiyatı hayatı sibirya' da geçirmek veyahut ölmek için yeterli bir sebepti üstelik "düşünce" yüzünden. ah geçmişi bırakacaktık, her neyse.
komünizmi dünyanın yüz ölçümü en büyük, en kalabalık bölgeleri denedi. ama yine de dünyanın küçük bir kısmıydı,daha bu kadarlık bir alanda bu kadar vahşete adaletsizliğe sebep olmuşken ya senin dediğin gibi dünyaya yayılsaydı ne olurdu, düşünebiliyor musun?
" komünistler görüş ve niyetlerini gizlemeyi reddederler. amaçlarına ancak bugüne kadarki tüm toplumsal düzenin zorla yıkılmasıyla ulaşabileceklerini açıkça bildirirler. varsın egemen sınıflar bir komünist devrim ürküntüsüyle tir tir titresinler. proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yok. bir dünya var kazanacakları. "
demiş idin. hangi zincir arkadaş? senin bana takmak için bin takla attığın zincir mi? her konuda ne yapmamı söylüyor olacağın zincir mi? ben doğar doğmaz alın yazısıymış gibi üretimin bir kademesinde zerre mutluluk yaşamadan yaşayacağım hayatın zinciri mi? senin sistem en başta insan haklarına aykırı, ne yapacağıma karar vermek en doğal hakkım. şöyle bir dönüp yine geçmişe bakarsan benim mesleğimi ilgilendiren müzik sanat alanında komünist sistemde hiç bir gelişme söz konusu değil, çünkü çekiç vurmuyorsun, kolunu yormuyorsun. haliyle kıymeti yok.
egemen sınıf diyorsun iyi diyorsun hoş diyorsun da bu sınıf kimin sınıfı? e senin mensup olduğun sınıf; sen değil misin babadan torpilli olan. kendin bile inanmıyorsun eminim şu söylediklerine.
zorla diyorsun, yani kan diyorsun ne için? iktidar için. bundan daha rezil ne var insanlara önerebileceğin. insanlar açlık için öldürebilir bir nebze anlarım; ama bir insanın bir insanı parası var ve bunu korumak istiyor diye öldürmesi?
bir zamanlar beni de kandırmıştın, orta okulda lisede falan kulağa hoş geliyordu söylediklerin. neyse ben diğerleri gbi sadece sokakta soğuktan it gibi titreyerek dergi satmaya, bağış toplamaya, sokakta amaçsız bağırmaya çalışmanın yanında görüşlerin hakkında elime ne geçtiyse lenin ve mao' nun parti konuşmalarına kadar okudum. aslında sen de din gibisin insan okumadan anlamıyor nasıl bir şey olduğunu. ateistliği sağlayan kuran' ı okumak olmuştu, anti komünizmi sağlayan da seni okumak oldu.
sen hasta bir toplum arayışındasın. tanrı ile savaştan galip olmakla birlikte yorgun olan bireyleri kendi kamplarına yerleştirmek onlara yeni bir put yaratmak istiyorsun. bu putun adı devlet. devlet sorgulanmaz, baştakiler devamlı adaletlidir başka bir şey yapmaz. herkes eşittir vesaire vesaire yav din işte bu, senin sistemin döneminin modern tanrısını öne sürüyor sen de bu dinin peygamberi oluyorsun sanırım.
çok şey var aslında bahsedilecek, sisteminin en fazla yararı, bir maske gibi kullanabilecek reformistlere sağladığı gibi veyahut en azından benim kadar okumamış, dünya görüşü benim kadar ilerlememiş hayatında tek düşündüğü bilmediği kelimenin anlamı olanın diktatörlüğünün kabul edilemez olduğu gibi.
------------------------------- şubat 13, 1946; nescafeyi icat etmişken; akheramosis
edit 2:
sevgili marx,
sen öldükten baya bir sonra sırasıyla bilgisayar- internet ve en sonunda sözlük bulundu. biz de dedik ki madem bulduk çok dil var; öyleyse kitap, film, insan vesaire gibi özel isme sahip olan adları orjinal dilde muhafaza edelim. her neyse bu başka konu.
bu sefer lafı uzatmayacağım. uzun zaman geçti seninle konuşmayalı; yeni yeni milliyetçi- sosyalist akımlar filizlenmeye başladı diyecektim haberin olsun, yani senin görüş epey bir boka sardı.