okuyun lan keraneciler üşenmedim kafa patlattım burda emeğe saygı.
evet geyiğimizi de yaptıktan sonra meseleye gelelim.
neden varoluşçuluk özden önce gelir? nediir bu tırı vırı?
Varoluşun özden önce gelmesi (yalnızca insan için) varoluşçuluğun diğer felsefelerden ayrıldığı en keskin noktadır. insan için özün oluşması ve diğer "şey"ler için özün oluşması ya da "varlaşması" şöyle izah edilebilir herhalde; insan birey olarak vardır ve kendi seçimlerinden sorumlu oluşu ve bu seçimlerle kendini "var" edişi o'nu tümüyle sorumlu kılmaktadır ancak insan dışında hiçbir varlık gösteremeyiz ki bu sorumluluk mefhumundan haberdar olabilsin (doğal olarak) bu nedenle varlığı tanımlama çabasına girdiği anda "özüyle" "varoluşunu" tanımlamaya çalışır.
Dil şöyle der "kalem", zihinse ucu sivri kurşun ya da tükenmez kalem olarak nitelediği "nesneyi" beyninde oluşturur burada kalemin varlığı değil "var oluşu" yani özü yaratılır. Kalemin oluşması için kaleme ihtiyaç yoktur imgeler karşılığını rahatlıkla beyne aktarabilir. Ancak söz konusu insan olduğunda insanın varlığını tanımlama çabasına girdiğimizde dilin "insan" telaffuzundan sonra insanın oluşabilmesi ve bunu tahlil edebilmesi için öncelikli koşul "var olması"dır. insan dediğimizde dilden çıkan kelime ile beyindeki karşılığını oluşturma gayreti anlamsız olacaktır eğer düz mantıkla gidersek elbette "kalem" örneğinde olduğu gibi olması beklenecektir fakat "bilinç" ve "zihnin" özelliği ve buna eklenen "var olmanın" sorgusu durumu insanı diğer canlıların ve nesnelerin "var olma" biçimlerinden fazlasıyla ayıracaktır.
insan önce vardır bunun üzerine "özünü" inşa eder bu öz oluştuktan sonra da diğer varlıkların özlerinden yola çıkarak varlıklarını tanımlar. Çünkü insan her şeyden önce "var"dır öz oluşabilmei için var olmak zorundadır, ama nesneler önce insanda "öz" biçiminde vardırlar. Elbette burada şu eleştirileri işitebiliriz "insan yok ise "şey"ler de mi yoktur" bu tür bi yaklaşım konunun çok dışında ve doğru olmayan bir yaklaşımdır buradaki varlık meselesi "insandaki varlık anlayışı ve varlığın oluşması" meselesidir.
Konuya açıklık getirecek olursak insanı iki şekilde ele alalım; "dünyadaki varlığı" ve "özü" ve bu iki durumu da karşılaştıralım bu öz anlayışının ve tümüyle bilişsel kaygıların tanımlarının oluşabilmesi için en temelde ortada var olan bir "insan" biçiminden söz etmemiz gerekmektedir ancak bir nesnenin hiç bir zaman öncelikle "varlığı" sonrasında ise "özü" söz konusu olmayacaktır. Dilin nesneleri yaratmadan önce zihinde canlandırdığı nesnenin özü onun da varlığının neden özünden önce gelmediğini özünün önce geldiğini aynı şekilde bu tanımlamaya göre neden insanın önce "varlığının" geldiğini sonrasında ise "özünün" oluştuğunu bize gösterecektir.