herhangi bir durum açıklanamamış diye bunu allahın varlığına yormak ne kadar acınası bir durum. Bu ispatı kendine göre yapan zihniyet güneşi ilk gördüğünde açıklayamadığı için tapan zihniyetle aynıdır. Ağaçların yapraklarının neden sarardığını bilmediği için ağaçlara tapan zihniyetle aynıdır.
Yani dünya üzerinde ne o sizin 'muhteşem' olarak gördüğünüz tanrının varlığına kanıttır ne de bilimin açıklayamadığı şeyler tanrının varlığına kanıttır. Zira bu tür kanıtları sunmaya çalışmak bile ortada büyük bir acziyetin olduğunu gösteriyor.
Tanrılar her zaman ulaşılamayacak veya döneme göre anlamlandırılamayacak yerlere konulur, örneğin uzay boşluğuna konulur örneğin olimpos dağının zirvesine konulur veya okyanusun dibine konulur. Ancak bilim ilerledikçe Tanrı daha da uzaklara konulmaya başlanır, çünkü doğayı dünyayı algılayabilecek kapasiteye ve sorgulama gücüne sahip olmayan bünyeler bunlarla karşılaşmak için yeterli cesaretleri de olmadığı için her zaman kökten kabullerle bütün açıklamalarla fizyolojik olarak gelmiş yetilerini engellemeye çalışırlar. Şimdilerde tanrı ya uzayın dışında 7 kat öte alemlere gönderildi ya da mikroskopların bile görülemeyeceği düzeye indi.
Kimse herhangi birşeye inanan insana inanma diyemez ancak olması gerekilen realiteleri yaşamına adapte etmiş insanların bu kanıtlanamaz inançlara sahip olanlar tarafından baskı görüp engellenmemesidir. Bunun içinse insanlar sekülerizme veya laisizme gitmişlerdir. Doğru olanda budur.Ancak ne bilimsel olarak ne de başka herhangi bir yaşanmış olay tanrınızın veya herhangi bir tanrının varlığına ispat teşkil edemez, etmiyor. Kendi sorgulama ihtiyacınıza ket vurmak için veya bu sorgulama ihtiyacınız beyin ile kıvrım eksikliğinden dolayı yeterli düzeyde işbirliğiyle hareket edemediğinden dolayı bir tanrıya inanmak sizin için kolay olan olabilir ve bu kökten kabuller sizin 'huzurlu' yaşamanızı sağlayabilir. Ama lütfen artık bilimsel olarak tanrı manrı ispatlamaya çalışarak gülünç duruma düşmeyin.