Tanım: 1997 yapımı, tarzıyla ilk defa yüzleşmiş olmama rağmen, ilk etapta olmasa da ilerleyen süreçte beni etkilemeyi başarmış haneke filmiymiş.*
Daha yeni izledim bu filmi. Hollywood tarzına alışmış olan bünyem ilk saniyelerde kabul etmedi. Ancak ertesi gün bir anda saygı duyduğumu hissettim. Kız arkadaşımdan Haneke'nin filmle ilgili olarak "rahatsız olacaksınız" dediğini duymuştum. izlediğimde, filmde rahatsız edici unsurların ayan beyan gösterilmediğini, aslında kendi algımızın ve hayal gücümüzün sunulan sahneler karşısında bu etkiyi yarattığını fark ettim. Müthiş bir sistem eleştrisi varmış, bunların hiçbirini kendiliğimden göremedim. Bir noktada da, filmin bazı yerlerde aşırı abartıldığını hissettim. bilmiyorum, belki algım açıldıkça onlardan birisi haline gelirim.
--spoiler--
doğrusunu isterseniz uzaktan kumanda ve dua sahneleri üzerine odakladım filmi kafamda. ne kadar doğrudur, bilemiyorum. en azından o da bir görüş.
--spoiler--
netice olarak hayatımda ilk defa bu kadar patlangoçluktan uzak, mesaj odaklı ve zekice bir film izledim; tabii bunlar bakmayı bilen için geçerli. yoksa the mechanic'i izleyip "uf! süper!" yorumunu herkes diyebilir.
Neyse işte çocuklar, önerilerinize açığım, söyleyin bir şeyler, izleyeyim yahu.*