1945 sonrası değişen toplum yapısını ortaya koymuş, özellikle kırsal alanların yok olarak kentleşmenin artışı üzerinde durmuştur. dönemin paradigmasının dışına çıkamamış ve revaçta olan yöntemler ile incelemeyi tercih ederek 'gelişmekte olan' toplum yasalarını keşfetme çabası içerisinde olmuştur.
en çok yadırganacak çıkışlarından birisi de 'ilerleme' ve 'toplumsal değişmeyi' aynı bağlamda özdeş olarak değerlendirmesidir diyebiliriz.
özellikle sadece altyapıda oluşacak birikime değil üstyapısal olarakta elde edilecek birikimler ile toplumsal yapı analizlerinin yapılmasının önemli olduğuna vurgu yapmıştır.