yen bi fels zz

entry83 galeri video1
    73.
  1. şahsıma gelip 3 kuruş tarih bilgisiyle türk tarihi öğretmeye çalışan yazkık yazar.

    vay vay vay ağalar. neler öğreniyoruz. cengiz han türk değilmiş. osmanlı türklerin şerefini haysiyetini koruyormuş... şimdi buna en kral cevabımı aşağıdaki bkz ile veriyorum. cengiz han'a islam ülkelerine saldırdığı için türk diyemeyen danalar sırp yezit sultan selim'e kendisinin saldırdığı tüm ülkeler türk ve müslüman olmasına rağmen türk deme cür'et'ini gösterebilmektedir.

    cengiz han'ın türklüğü ile ilgili kapak için bkz:

    cengiz han mete han'a yazdığı mektuplarda "babam olan han" ifadesini kullanır. bu babalık soyunun oğuz han'a dayanmasındandır...

    http://books.google.co.uk...onepage&q&f=false

    kimileri gibi dötten sallamıyoruz. bu 1.

    osmanlı'nın türkler'in onurunu kurtarmasıyla ilgili kapak için bkz:

    (bkz: osmanlı da türk olmak ayıptı)

    --spoiler--
    "leş ve baş ile dolmuştu ordu yeri
    az bulunur çok eşyalar ele girdi
    kesti türkmen boyunu rum padişahı
    kederlere düşen uzun(hasan) haddin bildi."

    (hoca saadettin efendi tacü't-tevarih/ 3. cilt s. 133, adlı kitabında otlukbeli savaşı'nı anlatıyor.)

    naima tarihi'nden;

    türk-ü sütürk(azgın türk)
    türk-bed lika(çirkin yüzlü türk)
    etrak-ı bi idrak(anlayışsız,akılsız türk)
    nadan türk(kaba,cahil türk)

    (tarih ve toplum sayı 65, s. 10 )

    baki'nin kanuni'ye sunduğu şiirden;

    "her tac olmaz fahr-u fena ehline sertac
    türk ehlinüney hace başı biraz kabadır."

    ( her taç yoksulluk ve yokluk ehline baş tacı olmaz/ey hoca, türk toplumundan olanın başı kabadır,sultan olma yeteneğinden yoksundur.)

    nef-i'den;

    "türk'e, hak çeşme-i irfanı haram etmiştir."

    (tanrı türk'e irfan pınarını yasaklamıştır.)

    divan-ı hümayun katiplerinden kadimi hafız çelebi’nin 1499 yılında yazdığı bir manzume;

    "devr-i daldan beri şahım eflak
    zem olur alem içinde etrak
    vermemiş türk'e hüda hiç idrak
    akl-ı evvel de olursa bi bak
    uktülü't-türk'e velev kane ebak"

    (önceden beri benim şahım tanrıdır.
    (bilirim ki) tüm dünyada kötülenir türkler
    (çünkü) tanrı türk'e hiç bilinç vermemiştir
    hele birde ukala olursa tümden pis olurlar
    baban da olsa türk'ü öldür)

    "dedi ol kan-i kerem şah-ı celal
    türk'ü katleyleyiniz kanı helal
    daim oldubunların işi dalal
    cümlesinden bunu ahzeyle misal
    uktülü't-türk'e velev kane ebak"

    (bağışlar kaynağı ulular şahı olan peygamber
    türk'ü öldürünüz onların kanı helal
    (çünkü) bunların işi sürekli kötülüktür
    bu yargı yalnız bir türk için değil tüm türkler için geçerlidir
    baban da olsa türk'ü öldür)

    "türk'ü zannetme kim ola adem
    türk ile durma oturma bir dem
    şeker alsa eline türk ola sem
    şer-i etraki kesüb hiç yeme gam
    uktülü't-türk'e velev kane ebak"

    (sakın türk'ü insan sanma
    bir an bile olsa türk'le birlikte olma
    türk eline şeker alsa o şeker zehir olur
    türk'ün başını keserken sakın gam yeme
    baban da olsa türk'ü öldür)

    "osmanlı sarayında "türk" daima olduğu gibi "kaba köylüyü" temsil eder."

    ( s. yeresimos, kostantiniye ve ayasofya efsaneleri s. 114 )

    henüz kuruluş dönemi olan 1466 yılında yapılan bir derlemede, "türk iti şehre gelince farisice ürer" denilmektedir.( burhan oğuz'dan aktaran, şakir keçeli, a.g.y., s. 118.)

    hırvat kökenli, sadrazam kuyucu murat döneminde (1606-1611), 155.000 insan doğranmış ya da diri diri kuyulara doldurulmuşlardır. aman dileyen insanlara kuyucu'nun yanıtı "vurun şu pis türkün başını" olmuştur. cellatların bile öldürmeye kıyamadığı çocuğu atından inerek öldüren kuyucu murat osmanlı'nın yetkilisi, öldürülen çocuk da anadolu'nun evladı türk'tür.(naima tarihi'nden)

    osmanlı tarihçisi naima aynı bilinç içinde şöyle yazmaktadır: "türkmen çözülüp gitmesi yamandır, cem-ü iltiyamına derman yok." yani, türk ulusu ve unsuru öylesine eriyip çözülecektir ki, bir daha birleşmesinin ve bütünleşmesinin ilacı ve dermanı olmayacaktır.

    aksaraylı kerimeddin mahmud, şunları yazmıştır: "hunhar türkler, köpek ve kurt gibidirler, ellerine fırsat geçerse yağmayı ganimet bilirler, fakat düşman kuvvetleri gelirse kaçarlar."( aktaran, çetin yetkin, a.g.y., s.12.)

    1912 yılında sebilürreşat dergisinde çıkan bir yazıda; "türk" deyiminin kullanılması, dinsizlik, kâfirlik sayılıyordu.

    1913 tarihli "mecmuai ebuzziya" dergisinin 94. sayısında; "bizim türklüğümüz sembolizmden başka bir şey değildir. bizler yani türkler müslümanlık içinde erimişizdir. türk falan değil, sadece müslümanız. buharalı hanlar bile kendilerini türk saymazlar. zira onların cetleri de vaktiyle türkistan'ı zaptetmiş olan araplardan başka bir şey değildir,"

    üniversite profesörlüğü de yapmış olan ahmet naim, 1913 yılında yazdığı "islam'da davai kavmiye" adlı kitabında, türk’e karşı savaş açmış ve "türkün geçmişini bilmesine ve öğrenmesine lüzum ve ihtiyaç yok,gerekli olan şeriatı öğrenmektir," demiştir.

    1919-1920 yıllarında şeyhülislamlık görevine getirilmiş ve padişahla birlikte ülkeden kaçmak zorunda kalmış olan mustafa sabri efendi ise, türk'e türklük benliği vermek isteyenlere "soysuzlar" yakıştırmasında bulunmuştur.( mustafa coşturoğlu, a.g.y., s.278, 279.)

    "türk" sözcüğü, anadolu köylüleri için kullanılır olmuştur.( bozkurt güvenç, türk kimliği, s.22, 23, cahen'den aktaran, bernard lewis, modern türkiye'nin doğuşu, s.1.)

    osmanlı yönetiminde, devletin en yüksek yürütme organları türk’e kapalı tutulmuş, devlet adamlarının yetiştirildiği enderun okullarına türkler alınmamışlardır.(hikmet bayur, a.g.y., s.15.)

    istanbul'un alınmasından 4. murat'ın ölümüne dek geçen 187 yıl içinde, devşirmelerden 66, türk kökenlilerden de 10 kişinin sadrazamlığa atanmış, aynı dönemde devşirmeler toplam 167 yıl, türk kökenli sadrazamlar ise 17 yıl görev yapmıştır.(hikmet bayur, a.g.y., s.17.)

    osmanlılarda, ermenilere "millet-i sadıka", araplara "kavm-i necip" denirken,türklere; "kaba türk", "anlayışsız türkler", "pis türkler" gibi sıfatlar takılıyordu.

    (özer ozankaya, türkiye'de laiklik, istanbul, 1990, s. 253.)

    osmanlı yönetiminde türk'e yaklaşım o denli aşağılayıcıdır ki, o günlerden kalan aşağıdaki şiir bu yaklaşımı özetlemektedir:

    "türk değil mi, merzifon'un eşeği,
    eşek değil, köpekten de aşağı."

    koçi bey, 4. murat'a sunduğu risalesinde (küçük kitap) türkler hakkında şunları yazıyordu: "...mezhebi bilinmeyen şehir oğlanı, türk, çingene, tatar, kürt, ecnebi, laz, yörük, katırcı, deveci, hamal, ağdacı, yol kesen, yankesici ve diğer çeşitli kimseler..."

    "harem-i hümayuna kanuna aykırı olarak türk ve yörük, çingene, yahudi, dinsiz, mezhepsiz, nice kallaş ve ayyaş şehir oğlanları girer oldu." bu sözler yazılıp türk olduğu söylenen padişaha veriliyordu.(aktaran, çetin yetkin, a.g.y., s.145.)

    abdülhamit'in araplara ve islamiyet’e dayanan siyaseti, türk'ü, türkçüleri baş düşman olarak görmekteydi. onun zamanında "türk'üm demek, türk'ten söz etmek büyük suçtu". (esat kamil erkut, a.g.y., s.63)

    devletin dayandığı kendi halkına bu denli yabancılaşmasından olsa gerek, osmanlı devletinde kamu ile ilgili belgelerde, türkçe sözcüğe 1876 anayasasına değin rastlanmadı.( m.rauf inan, atatürk'ün önder kişiliği, eğitimci kişiliği ve amaçları, ankara, 1983, s.198.)

    1897 tarihinde, bir ingiliz gezgini şunları söylüyordu: "türk adı nadiren kullanılır, onun iki yolda kullanıldığını işittim; ya bir ırkı ayırt eden deyim olarak, örneğin bir köyün 'türk' veya türkmen' olup olmadığını sorarsın, ya da bir hakaret deyimi olarak, örneğin ingilizce söyleyeceğin "eşek kafalı" anlamında, "türk kafa" diye homurdanırsın."( ramsay'dan aktaran, bernard lewis, a.g.y., s.331.)

    1. selim (yavuz), sah ismail'e; "... ben sultan beyazıt oğlu sultan selim, sen ki ey eşek türk .."

    ( sahabettin tekindağ'dan aktaran, baki öz, osmanlı'da alevi ayaklanmaları, ant yayınları, istanbul 1992, s.;15. (osmanlı vakanüvislerinin -zamanın olaylarını saptamakla görevli devlet tarihçilerinin- türk'ü aşağılayan belgeleri için adı geçen yapıtın 69 uncu sayfasında kaynakları ile birlikte bir çok örnek bulunmaktadır.)

    mekteb-i sultaniye'ye osmanlı'nın son yıllarına kadar türk soylular alınmazdı.

    (m. rauf inan, atatürk'ün evrenselliği, önder kişiliği, eğitimci kişiliği ve amaçları, ankara, 1983, s.198.)
    --spoiler--
    0 ...