sıradan bir ailenin hayatını anlatan, özel efektler falan kullanılmamış, bir yığın para da harcanmamış bir film bu. mecid mecidinin diğer filmleri gibi. "ee o zaman bunun nanesi ne? niye izleyelim ki?" diyebilirsiniz. izlemenizi tavsiye ederim çünkü içten, yalın, bizden. bu filmde dünyayı ele geçirmek isteyen uzaylılar ya da robotlar yok. bu filmde çocuklar ve onların hayalleri var. bu filmde hollywood sinemasının bize sunduğu sahte romantizm de yok. bu filmde çocukları için uğraşan bir baba var.
--spoiler--
kerim taksicilik yaparken müşterisi fazla para verir. o parayı götürmeye çalışır kerim fakat müşteri çoktan kendi arabasına binip gitmiştir. kerim eve dönerken erik alır, motorunun arkasına koyar. bir süre sonra poşet yırtılır ve eriklerin bir kısmı dökülür. işte burada hak kavramı ve helal haram çok güzel anlatılmış.
bir diğer sahnede ise kerimi diğer taksiciler kovar. o da başka yerde müşteri bekler. o taksicilerden biri bir müşteri alır ancak motoru bozulur. müşteri iner kerim'in yanına gelir ve onun motoruna bşner. kamera ise arkasından bağıran diğer taksiciyi göstermektedir. takdir-i ilahi işte. insanların haklarını yiyen adama yar olmaz o para.
--spoiler--
benim için filmle ilgili diğer bir hoş olay ise şu oldu. iki gün önce iranlı bir çiftle karşılaştım ve biraz sohbet etmeye çalıştık. yabancı dil bilmediğim için çok iyi anlaşamadık ancak yine de bir "iletişim" yaşandı. ben onlara iran müziğini; muhsin namcu ve farid farjad'ı sevdiğimi söyledim. o da bana ibrahim tatlıses'in iran'da çok sevildiğini söyledi. filmi annemle izliyordum ve aklıma bu olay geldi. bir yerde filmi durdurup bu olayı anneme anlattım. filmi devam ettirdiğim anda ibrahim tatlıses şarkısı çalmaya başladı.