1992 de bulgaristan'dan türkiye'ye göçen bir ailenin çocuğuyum. aileme ne bağ verildi ne bahçe ne dahası! şu an sahip olduğumuz en ufak bir şeyi dahi çalışarak elde etmiş bulunmaktayız. tanım girdisini tüylerim ürpererek okudum. balkanlarda neler olduğunu neler yaşandığını bilmeden vay efendim kolayı seçtiler demek ne kadar da dile kolay. anavatan hasretine düşüp yüzyıllardır yaşanılan toprakları bırakmak çocuk oyuncağı geliyor sanırım bazılarına. anne-babanı bazen çocuğunu bahçendeki dutu yaşar agayı balkan havasını kardeşini orda bırakıp hasret çekmek kolaycılık mı? bulgaristan'da türk yoktur diyip asimile etmeye çalışan bir hükümetten sıyrılıp adınla türklüğünle yaşamayı seçmek suç mudur? en güzel yerler verilmişmiş! benim yakın çevremde, çevremde göç edenler arasında göçmen konutuna yerleştirilenlerden başkası yok. diyelim ki verildi: unutmayın muhacirler kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarıdır.
şu anda 10 yıldır kimlik mücadelesi veren arkadaşım var. milliyetine sahip çıkmak için bir sürü sorunla savaşıyor. nurda okuyor ama bitirdiğinde türk vatandaşı(!) değil diye çalışmasına izin verilmiyor. hatta bir ara bulgaristanda türkler azaldı gidin temsil edin demeye kadar getirdiler işi! bu vay efendim en güzel yerler muhacirlere verildi diyenler gitsinler temsil etsinler balkanların fevkalade güzel topraklarında bizi. bakalım dayanabilecekler mi osmanlıdan kalma mezar taşlarının kırılarak parçalanmasına, camide halıların yakılmasına, isimlerinin değiştirilmesine, dinlerini yaşamalarına izin verilmemesine.
bu millet bir bütün olarak varolmuş iken anlayamıyorum bugünkü bu bölünmüşlüğü!