leon ve mar adentro dan sonra beni ağlatan, italya, "alfredo" ve sinema üçlüsünü içinde barındıran film.
bir çocuğun çarpık dişlerinden, bir adamın göz kenarlarındaki çizgilere uzanan, film kadar kısa buruk bir hayatın, film şeritleri gibi gözlerimizin önünden geçtiği sıcacık bir film.
öyle bir filmdir ki cennet sineması, hayatı boyunca sadece "bir" dostu olan, sadece "bir" kadına aşık olan ve sadece "bir" hayalin peşinden giden bir adamın öyküsünü anlatır. dostunu ve aşık olduğu kadını kaybeden bu yalnız adamın hayalini gerçekleştirdiği an ise, filmin belkide en hüzünlü sahnesidir.