'sevgili mary. sana mektubun yanında gönderdiğim noblet koleksiyonumun tamamını seni bağışladığımın bir göstergesi olarak kabul et. kitabını aldığımda, beynimin içindeki duygular yuvarlanan kurutucuların birbirlerine çarpması gibiydi. hissettiğim acı tıpkı kazara dudaklarımı zımbaladığımdaki gibiydi. seni affetmemin sebebi, kusursuz olmayışın. hataların var, benim de öyle. bütün insanların hataları var, hatta şu apartmanın dışındaki, çöp atan adamın bile. gençken, kendimden başka herhangi birisi olmak istedim. dr. bernard hazelhof demişti ki, eğer bir ıssız adada olsaymışım, o zaman kendime ve çevremdekilere alışmak zorunda kalırmışım. sadece ben ve hindistan cevizleri olurmuş. demişti ki, kendimi bütün kusurlarımla kabul etmeliymişim ve bu kusurlarımızı kendimiz seçemeyiz. onlar bizim birer parçamız ve onlarla beraber yaşamak zorundayız. diğer taraftansa, arkadaşlarımızı kendimiz seçebiliyoruz ve seni seçtiğim için çok memnunum. ayrıca dr. bernard hazelhof demişti ki, herkesin hayatı uzun bir yürüyüş yoluna benzer. bazıları düzenli taşlarla döşenmiştir. diğerleri, yani benimki gibilerse çatlaklarla, muz kabuklarıyla ve sigara izmaritleriyle doludur. senin hayat yolun da bana benziyor ancak muhtemelen benimki kadar bozuk olmayacaktır. umarım ki, bir gün yollarımız kesişir ve bir kutu yoğurdu paylaşabiliriz. sen benim en iyi arkadaşımsın. sen benim tek arkadaşımsın. amerikalı mektup arkadaşın, max jerry horowitz.'