şimdi bakıyorum da hatay'daki mülteci kampında her halt var.
lunapark bile var anasını satayım...
bakın şöyle bir olay yaşadım bugün.
yanımda çalışan ahıska türklerinden birinin yeğeni türkiye'ye geldi ve o da bizim şirkette çalışmaya başladı.
yaklaşık 2 aydır çocuk oturma izni almaya çalışıyor.
ve bu çocuk öz be öz türk...
katıksız, safkan türk hem de...
dedeleri sibirya'ya sürgüne gönderilmiş, oradan da kazakistan'a.
sırf türk oldukları için. ve türkiye o günden bu güne kandaşlarımız için hiçbir girişimde bulunmamış.
neyse.
dediğim gibi öz be öz bir türk evladı 2 aydır oturma izni alamıyor, ankara'ya gitti tam 3 defa, dedesinin babasının doğum belgesini istediler...o da halledildi, noter ve mütercim ücretleri yaklaşık 600 tl tuttu, o da halloldu, 5 defa bursa yabancılar şubede ifade verdi, kendisine bir dünya saçma sapan sorular soruldu.
soran kim?
lise mezunu bir fethullahçı polis...
geçelim...
bunun gibi binlerce ahıska türkü var...vatandaşlık ve oturma izni bekliyor.
ama türk devleti, türkiye cumhuriyeti kendi öz evladına adilik yapıyor, işi yokuşa sürüyor.
bakın beyler.
bu adamlar kendi vatanlarında, kendi topraklarında yaşamak, çalışmak vergi vermek istiyor. devletten ne çadır, ne yemek, ne su, ne lunapark, ne kömür istiyor...
ama biz bu soydaşlarımızı yok sayıyoruz...
onun yerine herşeyi devletten bekleyen arap-kürt mülteciler için harcadığımız milyon dolarlar ortada.
bu ikiyüzlülük değil de nedir?
bu yavşaklık değil de nedir?
bu kansızlık değil de nedir?