askerliğini yapmış kişiler, mevcut rütbe düzeni içinde subay-astsubay farkını gördüğünde bu okulu bitirenlere acıyarak bakar.
- zira en üst rütbede, emekliliğine az kalmış, yıllarca doğuda bölük yönetmiş bir astsubay, 22 yaşında dünkü toy teğmenden ağız dolusu küfür hakaret işitebilir. (işitir)
- aynı şekilde askerliğin "a"sından habersiz, üniversite mezunu asteğmenlere her türlü itaat etme zorunlulukları vardır. bıyığı terlememiş açıköğretim mezunu bir asteğmen 45 yaşında kıdemli başçavuşla isterse top diye oynar.
- subaylara ait orduevlerine giremezler, görevli olarak girseler bile subayların çocuklarının tepesine çıkıp tepindiği, hoplayıp zıpladığı dandik bir sandalyeye kıçlarını koymaları bile yasaktır.
- eğer deniz kuvvetlerine mensup olurlarsa iş iyice çığrından çıkar. asteğmenlerin bile pencereli, çalışma masalı kamaraları varken en kıdemli astsubay geminin rutubetli, paslı, 3. zemin katında bulunan berbat bir odasında 2 kişi kalır. şafak sayan asteğmenler mutfakta pişpirik oynarken kendileri ancak izin isteyerek buraya adım atabilirler.
- mesleğe devam ederken bir şekilde üniversite bitirip, subaylığa kasar ve bunu başarırlarsa bile harp okulu mezunu olmadıkları için diğer subaylarca dışlanır, astsubay muamelesi görürler.
kısaca okunası bir kurum değildir, çileli bir hayatın ilk adımıdır. meslekleri uzman çavuşluktan eh işte, bir adım iyidir...
