askerdim, acemi birliğine teslim olalı henüz 20 gün kadar olmuştu, günün son içtiması alınmış ve bir sonraki günün hazırlıklarının yapılması için tanınan serbest zaman dilimi başlamıştı, bu zamanı fırsat bilerek aileme telefon açmak istedim, en kuytu köşede kalan telefon kulübesine doğru yürümeye başladım. telefon kulübesine yaklaştıkça hıçkıra hıçkıra ağlayan birinin sesi geliyordu kulaklarıma, kulübenin yanına geldiğimde sırtını duvara yaslamış, yerde oturan bir asker gördüm. hıçkıra hıçkıra ağlayan oydu, önce kararsız kaldım bir şey sorup sormama konusunda biraz fikir yürütmeye çalıştım, belki ailesini özlemiştir yada ne bileyim annesinin ağlamaklı sesine dayanamamıştır falan diye ama öylesine bir ağlamaydı ki bu dayanamadım. hemen yanı başına oturup; hayırdır devrem kötü bir şey mi oldu ? önce sustu anlatmak istemedi ben; bak eğer aileni özlediysen takma kafana hepimiz aynı durumdayız hiç birimizin ana babası yanımızda değil diye teselli etmeye çalışırken, yok devrem o değil diye başladı anlatmaya '' 3-4 gün önce param bitti, babama söyledim göndereceğini söyledi dün postaneye gittim param gelmemiş bende durumu komutana anlattım komutanda arkadaşlardan birer ikişer lira para toplayıp bana verdi. çok zoruma gitti be devrem deyip sustu. daha sonra kalkıp ben artık gideyim daha botları boyamadım dedi ve bölük binasının yolunu tuttu. ardından ben evime telefon açtım biraz hal hatır sorma olayından sonra az önce yaşadıklarımın da etkisiyle boğazım düğümlendi anneme; hadi anne benim artık gitmem lazım, geç kalırsam kızarlar deyip telefonu kapattım, kendimi zor tutuyordum ahizeyi kapatırken birazdan salya sümüğe karışacak olan gözyaşımın ilk damlası yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı bile.