uludağ sözlük' ün insanlık ayıbının sanal taşeronu olduğunun kanıtıdır. sadece kürtler için değil * diğer azınlıklar için de geçerli bir durumdur. etnisitelere hakaret etmek - yok saymak - aşağılamak; hakmış gibi, doğruymuş gibi, insanlık suçu değilmiş gibi bizzat moderatörlerin ve adminin eliyle pompalanmakta, teşvik edilmektedir.
bu kirli yollarla sözlüğün popülaritesini artırma peşinde olanlar, bilmelidir ki kazandıkları her kuruş zehirdir, zıkkımdır.
bu tarz bir yönetim, ülkenin bekasını ve insani değerleri gözetmekten uzak olmak demektir.
vesselam; kitlelere düşüncelerine özgürce dile getirebileceği plaformlar sağlamak, cahil cühelenın işi olabilecek kadar basit bir meşgale değildir. düşünce özgürlüğü alanının sınırları ırkçılığı, faşizmi kapsamaz. zaten düşünce özgürlüğü; faşizme karşı isyanın, faşizmin o rutubetli, o kokuşmuş o aşağı habitatını yok etmenin yegane yolu anlamına gelirken, faşizmin aygıtı haline dönüşmüş bu oluşumun bu ''düşünce özgürlüğüdür'' argümanıyla savunulmaya çalışılması en iyimser haliyle bir kara mizah örneğidir. bu yaklaşım bile, bu platformun düşünce özgürlüğünün temeli olan yüce değerlerden ne kadar nasipsiz olduğunu kanıtlar niteliktedir.
bilgisayar programcısı olmak, iyi bir coder olmak, bu formatda bir oluşumu yönlendirmek için kesin kez yeterli değildir. hele ki bu coder ucuz menfaatler peşinde koşan bir şark kurnazıysa, yani şovenizmin dayanılmaz hafifliği üzerinden rant sağlamak peşindeyse; zaten oluşumun bu durumlara gelmesi, nefreti, öfkeyi, kavgayı öven ve yayan bir aygıt haline gelmesi kaçınılmazdır.