soframda erik rakısı pilaki
senin içeteklerin içdenizlerin
resim defterimde istavrit ve midye
gel otur yanı başıma hülya
terleyen mevsimlere yürüyelim
az ötemizde dokunsan portakal
ırmaklardan geçip ağaçlar düştük
kuşlar da konmuş azıcık dalımıza
bu kadar hayatla baş edemeyiz
ikiye kadar saymasını öğrenelim
göğün üstünde mürekkep kırmızı
kağıtlara eskiyen harfler yağdırıyor
yarım kalmasın diye resimlerimiz
gel otur yanı başıma rüya
görelim eksilen düğmelerimizi