siz şakirtlerle eğlenmeye devam edin, siz böyle konuşmaya davem ettikçe %70 i görürüz biz sayenizde,
hem şakirtsiz türkiye ve şakirtli türkiye arasındaki farkı şöyle tarif edeyim,
-yunanistan düşman, suriye hatay ı istiyor, iran bize daldı dalacak, ırak toprak istiyor, rusya boğazları aldı alacak diyorduk, hatta yunanistana girersek 45 dakikada alırız diye haber yapıyordu o aydın gazeteler, gördük ki yok öyle birşey hatta vizeleri kaldırdık hayat normale döndü.
-uluslararası siyasette esamemiz okunmuyordu, paramız puldu, milletin matrak konusuyduk, "on yılda onbeşmilyon genç yarattığımızı ve anayurdu demir ağlarla ördüğümüzü zannediyorduk" öyle değilmiş, hepsi gazmış anladık ve "bismillah" deyip kolları sıvadık, duble yol hızlı tren derken, yani bir yerden başlamak gerekiyordu, "hazır ol"da marş söylemekle olmuyor işte.
-kokusundan girilmeyen ssk hastanelerini hatırlıyorum, "ssk lılara ilaç verilmediğini" camına ilan yazarak bildiren eczaneleri hatırlıyorum, eminim kemocanlarda hatırlıyordur, ama ah o kibirleri yokmu, bilselerde itiraf etmezler değilmi?
-hele hele istanbulu hatırlıyorum, musluğundan haftada 2 kere kahverengi su akan, değil içmek banyo yapılamayan, çapadaki duraklarda üzerinden atlamak zorunda kaldığımız çöp dağlarını hatırlıyorum, eminim kemocanlarda hatırlıyordur, ama onlar o çöp dağlarını spor amaçlı koyuyorlardı diye pişkinlik yaparlar şimdi, o sebeple bu konuyu uzatmayayım,
-mesela sürekli bi düşmanımız vardı, hep tetikteydik, uğur mumcu, gaffar okan olayı çözmüştü, hrant dink farkındaydı ve katledildiler, katledenler ağıtlar yakıp hedef saptırdılar bizde inandık, sövdük saydık ülkece, ve sonra bazılarımız anladık ki tavşana kaç diyenle tazıya tut diyen aynı ses, ama bazılarımız anlamadı anlayanlara sövüp saymaya devam etmekteler,
devam edeyimmi bilmiyorum, gerek varmı? sanmıyorum.