tanım, bir insanın çocukken yavşak arkadaşlara sahip olmasıdır.
bu kadar mı? e tabii ki değil, böylemesine sikindirik bi başlık açtıysak böyle kuru kuru bırakacak değiliz elbet.
size küçükken sahip olduğum bir grup arkadaşımdan bahsetmek istiyorum, çok şerefsizlerdi ama öyle böyle değil, hani çok çok şerefsizlerdi. o bir grup yavşakla tanıştıktan sonra bütün hayatım değişti. ben artık o eski ben olamadım.
neyse olay en başından itibaren şöyle; daha mini mini minnacık bi veletken ilk okul zamanında, tertemiz bir çocuktum. kocaman bir hayal dünyam vardı. sevgi, kardeşlik, barış vs. türden şeylerle doluydu kafam. gider gelir ağaçlar ormana, ormanlar fidana dönmeli yurdumda türküsünü çığırır dururdum.
evet yanlış bende farkındayım, ormanlar fidana dönmez ama işte küçücük çocuğum, şeker mi şeker, masum mu masum. artık okul okuyacak yaşa gelmişim, annem babam beni evimizin yakınlarında bir ilk öğretim okuluna kaydettirdiler. ilk bi kaç günlük heyecandan sonra ortama alışmıştım git gel yolları öğrenmiştim; ama bişey eksikti arkadaşım yoktu. bu olay okulun ilk haftasındaki gecelerin birinde kafama dank etmişti ve benim arkadaş bulmam gerekiyordu. sabah oldu okula gittim, ilk iki ders beden, hoca az biraz ders işledikten sonra serbestsiniz ön bahçede top oynayabilirsiniz dedi. bende insanları gözlüyorum, kimlerin yanına gidebilirim, kimlerle arkadaş olabilirim. karşımda iki kişi duruyordu, hemen yanlarına gittim, yolda konuşmamın provasını yapıyorum ve ilk olarak hayatımı karartan götlerden best of piç(s) diye nitelendirebileceğim hüseyinle tanıştım.
ze: merhaba benim adım zero, arkadaş olalım mı?
hü: ne diyon la yarram.
ze: şey hani aynı sınıftayız, beraber oyun oynarız...
hü: hee olur. lan irfan gel lan bura am*na kodugumun ibnesi.
ir: ne diyon lan ağzını yüzünü sikerim.
hü: hasiktir götveren. bak bu zero, bizim kadroya girdi, bundan sora hep beraber takılacaz. veysi, hasan, vedat ibneleri nerde? onlarlada tanıştıralım.
ir: bi yerlerde veriyorlardır, ne bilim amk gelirler şimdi.
ze: (içses: evet bunlar gerçekten samimi dost canlısı insanlar)
sonrasında gelen diğer çocuklarlada yukarıda diyaloğa benzer bi muhabbetle tanışmış bulundum. bu elemanlarla ilk okul birinci sınıfta tanıştım ve ondan sonra hayatım boyunca ayrılamadım. bu arada o zamanlar küfür etmezdim, efendi çocuktum ama malda değildim hani onuda belirteyim.
derken gel zaman git zaman ben bunlarla kaynaştım ve küfür artık benim için bir durumun anlam ve önemini nitelendirmede bir ünlem işareti görevi görüyordu. bozulmanın ilk evreleri gerçekleşmişti. sonrasında kavga etmeler, daha ilerki zamanlarda sigara ve alkolle tanışmama sebebiyet veren şahıslarda bu ibnelerdir ayrıca.
elemanların kısaca en belirgin özelliklerini anlatmak gerekirse;
hüseyin: bahsettiğim şekliyle best of piç(s) mertebesinde bir insan olup, piçlikte çığır açmıştır. yaptıklarının hepsini anlatmaya kalksam sözlük çöker. cebi delik dolaşan bir şerefsizdi kendisi ve bırak sadece bizim sınıfı, bulunduğumuz katın alt ve üst katlarındadaki sınıflarda okuyan bütün kızların eline dalgasını vermisiyle meşhurdur, kendisi son derece arsızdır.
irfan: hüseyinle takılan hüseyin'in yandan yemiş versiyonu. hüseyin kadar aktif değildir ama oda son derece piçtir.
veysi: osbir, s*kiş ve aklınıza gelebilecek bilimim sapkın ifadelerin hepsini kafama sokan pezevenk.
vedat: sigara, alkol ve buna müteakip diğer sağlığa zararlı unsurlarla tanıştıran ayrı bir göt.
hasan: insanın piskoljisi bozmada üstüne yoktur, şizofren gibidir. böyle bir ortamda takılmasına karşın romeo ve juliet'i ters domaltıp düz itterecek kadar duygu yüklüdür kendisi. aşk adamıdır, erosun bütün okları bunun götüne girmiş sanırsınız.
zaten buraya kadar okuduktan sonra "canım kardeşim bundan sorasını anlatmasanda olur, buraya kadarı bile bize yetti" dersiniz.
ama olayın daha ileri safhalarıda var elbetteki. hangisini yazayım diye düşünürken "bir kızı sevmek" başlıklı anım aklıma geldi.
olay şöyle vakti zamanında tee 8. sınıfı okuduğum dönemlerde bi kız gördüm, birden elim ayağım boşalıverdi. anlattıkları gibi midem bulanmaya, tansiyonum düşmeye başladı. evet sanırım aşık olmuştum, o zamanlar bu durumu tarif etmek çok zordu ilk defa aşık olmuştum. ondan önce kız milletini siklemezdik afedersiniz. okulun en güzel kızları bizim sınıftaydı ama biz deliyürek izleyerek büyümüş çocuklardık. karı kız ayağı olmazdı bizde. tek sebep bu değil zaten birde bu yukarıda bahsi geçen elemanların tepkisi insanı içten içe korkutuyor. velhasıli kelam bi gün beşimiz oturmuşuz bi yerde bizbize takılırken;
ze: lan ben size bişey söylicem
ze: bi tane kız var bizim yan sınıfta, kız baya bi güzel hani hoş bi kız, geçen gün dikkatimi çekti.
bizim götveren tayfada aralarında şu mu? bu mu? diye tartışmaya başladıki
ze: şey ben adını öğrendim xxx dediler bana.
hü: o sınıfta 3 tane xxx var.
ze: la olum güzel olanı işte.
ir: la hüso biliyom bunun kimden bahsettiğini, varya geçen okul çıkışı rüzgar esiyordu, kızın tekinin eteği kalktı o işte.
hü: tamam lan hatırladım şimdi, çok sağlam göt var o kızda.
ze: (iç ses: amınıza koyim sizin içimdeki bütün duyguları siktiniz adi köpekler)
v1: la zero sende ağzının tadını biliyon haa. xxx ele avucada gelir hoplatırsın sabah akşam, bizide görürsün arada.
ze: oha veysi oha amk, nasıl insanlarla arkadaşlık yapıyorum ben yaw.
v2: sen bakma bu veysi'ye götün teki ne anlar. lan yarrak kafalı veysi arkadaş arkadaşın oruspusunu sikmeye yeltenir mi he?
ze: (iç ses: oy ben öleydim de bu muhabbeti duymayaydım, artık bu kızı sevemem)
ha: la olum sizde çok şerefsiz adamlarsını ayak üstü kızı s*ktiniz amk. ayıp diye bişey var.
ze: helal olsun hasanım delikanlı adamsın, bu yavşaklar gibi milletin kızına laf atmıyorsun allahtan.
ha: herhalde olum. kızın götünü görmüşler diye kızın arkasından kurdukları fantazilere bak. bende gördüm götünü, ne olacak amk illa gidip asılayım mı? hem onu geç, bizim mahalleden mustafa isimli bi eleman var. bu kızı kaç kez götürdü gözlerimle şahit oldum, tutup kız hakkında oruspu diyormuyum? adam olun lan.
o an son darbeyi yedim, dizimin bağları çözüldü. artık o kızı sevemezdim ve o an kulaklarımda ibrahim tatlıses'in isyan etmek boşuna şarkısı yankılanıyordu.