eskişehir bir sikim olmayan şehirdir.
tamam biraz abarttım fena değildir belki ama; anadolu üniversitesinde 1. senesini henüz doldurmuş olan bir insanın şu ifadeleri beni buna yapmaya zorluyor:
-eskişehir gördün mü? ayy ya yok böyle bir yer, paris gibi berlin gibi. avrupalaşmış burası.
ulan mal, kaç kere edirneyi geçtin berlinle eskişehiri kıyaslıyorsun?
ayrıca adından da belli amınakoyum eski işte. orayı yeni yapan, orayı güzel yapan yalnızca 2 şey var birincisi öğrenci, ikincisi cafeler.*
ne bir doğal güzelliği var ne de ne bir denizi gölü.
toprağı da verimsiz, bir çok bölgede sular rakı kıvamında klorlu.
boklu porsuk çayı , köhne bir stadyumu, haziran ayında bile geceleri götünü donduran ayaz, vııy vıııy diye sürekli gelip geçen uçaklar...
eskişehirde okuyan bir piç kurusunun kendisini londra da yaşayıp, oxford da okuyormuş edasıyla ve götü başı havada olma sevdasıyla olduğundandır ki ben bu satırları yazdım. *
aylar sonra gelen edit: 'burada okuyanlar veledlerin şöyle de bir hayali vardır'; okul bitsin eskişehire yerleşiyorummmmmm. ehehe amna koyum yerleşirsin, çok gördük anam babam senin gibileri.