Müzikleriyle, görüntüleriyle, bünyesinde barındırdığı basit ama anlamlı mesajı ve
hikayesiyle; aslında "kuş" diyerek geçtiğimiz, basite indirgediğimiz varlıkların ne
kadar eşsiz ve özgür olduklarını bizi adeta hipnotize ederek anlatan filmdi. Sanki bir
arınma seansına girmişçesine ne olduğunu anlayamadan geçirdiğimiz 1 buçuk saat ve ardından şok olmamıza, hayretle filmin en can alıcı sahnelerini aklımızda
canlandırmamıza sebep olan yapımdı.
Ayrıca zaman zaman, sizi büyüleyen güzelliklerin tam ortasında, sizi oturduğunuz
yerde havalandırdıktan sonra bir anda yere düşmenize vesile olan insanoğlunun
acımasızlığının(avlanma sahneleri, bir fabrikanın atıklarının arasında çakılı kalan kaz
daha filmin en başında film boyunca en güzel ayrıntı olarak göze çarpan, bacağı ağa
takılan kaz, amazon ormanlarında kafeslenmiş papağanlar) irdelendiği didaktik
sahneler tam da istediği mesajı veriyor. Sırf prodüksiyon adına değil, insanlık adına,
doğa adına da çok güzel şeyler yapmış bu ekip bence.
Israrla belgesel demiyorum çünkü bu bir belgesel değil, kuşları bize anlatan bir
film(aslında film demeye de dilim varmıyor, başlı başına bir sanat eseri). izlenilen
şeyin zevk vermesi için, hayal gücü, süper efektler vs vs gerektirmediğini kanıtlayan,
doğanın ve bu uçabilen varlıkların en güzel halini bize en sadece şekilde yansıtan bir
film olmuş.