bence türk şiirinin en iyi ve en kötü örneklerini içinde barındıran akımdır. akımdır dememe bakmayın aslında üzerinde anlaşılmış manifestosu olan bir şiirden bir akımdan bahsetmiyoruz. birbirinden habersiz, özgün şairlerde görülen yeni bir şiir dilinin, anlatımının fark edilmesiyle benzer yönleri tespit edildikten sonra adı konan bir akımdır bu.
o kadar birbirinden habersiz şairlerdir ki; cemal süreya, turgut uyar'ı 10 yıl içinde bi kaç kez gördüğünü söylemiş ve dahası sezai karakoç ve edip cansever için "bugün birbirlerini yolda görseler tanımazlar" demiştir.
ikinci yeni şairlerinin Her biri şiirinde kendi kişiliğini, hatta daha da ileri giderek her bir şair kendi ikinci Yenisini kurmuştur denilebilir. dolayısı ile son derece ilkesiz bir akımdır ikinci yeni. bu ilkesizlik, ikinci Yeni hareketini kendi içinde bir tutarsızlığna ve çelişkiye götürmüstür.
attila ilhan bu şiirin çelişki ve tutarsızlıklarını ortaya koyduğu "Anlamsızlıklar Sirki ya da şiirimizi Götürenler" başlıklı makalesinde enine boyuna örnekleriyle inceledikten sonra şu yorumu yapmaktadır.
"Fakat ciddi ve meraklı bir okuyucu sorunu izlemeye kalkışıp bu yayınları kovalamaya görsün sonunda "ikinci yeni"nin ne olduğunu anlayacak yerde birbirini tutmaz savlar, ipe sapa gelmez iddialar arasında kördüğüm olup kalıyor."
ikinci Yeni hareketine asıl kimliğini kazandıranlar şüphesiz ki ilhan Berk ve Ece Ayhan gibi dilin sınırında dolaşan şairlerdir. bu şairlerin şiirini anlamak şöyle dursun okumak bile beni yoruyor. çünkü onların kelimeleri türkçe kelimeler dahi olsa kendilerine ait özel bir dilin kelimeleridir. örneğin ördek kanatlı bir kuş değildir bu şairlerin lugatında. ilhan berk sonraları ikinci yeninin karakteristiğini, manifestosunu da yazmaya girişmiştir. örneğin ilhan berk için ikinci yeninin bir numaralı kuralı "ikinci Yeni konuşma diline karşıdır." diyebiliriz. kişisel fikrim ilhan berk ve ece ayhan'ın diğer ikinci yeni şairlerine göre daha az populer olmasının altında da şiiri bu form ve öğretilere uygun yazmaya kasmaları vardır. ikinci yeni şiirlerini bir türlü sevemedim.
bu şiirlerin en iyi örnekleri ise ya bu şairlerin ilk dönem şiirleridir yada cemal süreya gibi ikinci yeniciler arasında gösterildiği halde şiir dili, gündelik dil ve kişisel dilini çok iyi harmanlayan şairlerin şiirleridir.
nitekim cemal süreya şiirini ve şiiri anlatırken ikinci yeninin ilk kuralına muhalefet etmektedir. aşağıda ki sözler cemal süreya'ya aittir.
"şair yaşadığı kelimelerle kurar şiirini. Yaşadığı yani günlük konuşmasına, oturmasına, kalkmasına bağladığı kelimelerdir ki şairle dış evren arasında sağlam bir ilgi kurabilir."
"şiir konuşma dilinden uzaklaşmamalıdır"
"Gerçekten çok kez ortak dilin dışında birtakım kişisel diller yaratmaya çalışmıştı bazı arkadaşlar. Bu arada hiçbir nesnel karşılık hazırlamadan şiiri o kişisel dillerle anadilden koparmaya çalışanlar da oldu. Yanlıştı bu."
"Türkçe gibi aynı yüzyıl içinde kendini iki kez yenileme deneyimine girmiş bir dilde, şiirin konuma diliyle ilgilerini iyice sıkılaştırmak zorunluluğu vardır."
ancak ikinci yeniyi tamamen dışlamak mümkün değildir. bu şairler kendilerine özgü bir dille sadece kendilerinin anlayacağı bir şiir yazmak amacında değildir. sadece kendileri için yazmamaktadırlar. onlar açık bir anlamdan çok sezgiyle şiirlerinin anlaşılmasını hissedilmesini öncelemişlerdir. ben hikaye anlatır gibi çok açık bir şiirden ne kadar haz etmiyorsam, tamamen kapalı ve özellikle kapatılmış bir şiirden de o kadar haz etmiyorum.
bence bu şiirin tek önemli tarafı kendisinden sonraki yada çağdaşı şairleri etkilemesi ve bambaşka lezzetli bir şiirin doğuşuna katkı sunmasıdır.