"Yönetilmek demek, izlenmek, tahkik edilmek, casusluğa maruz kalmak, yönlendirilmek, kanuna tabi kılınmak, içeri tıkılmak, fikir aşılanmak, vaaza çekilmek, kontrol edilmek, değeri saptanmak, değerlendirilmek, sansüre uğratılmak, emir altında tutulmak; ne hakkı, ne irfanı, ne de erdemi olmayan yaratıklar [olmak] demektir ... Yönetilmek demek, birinin [bir kimsenin] her hareketinin, her operasyonunun veya her işleminin dikkate alınması, kaydedilmesi, istatistiklere geçirilmesi, vergi altına alınması, mühürlenmesi, fiyatlanması, değerinin biçimlenmesi, patent verilmesi, lisans verilmesi, yetki verilmesi, tavsiye edilmesi, tembih edilmesi, engellenmesi, reforme edilmesi, doğru saptanması, düzeltilmesi demektir. Hükümet, haraca bağlanmaya, eğitilmeye, soyulmaya, sömürülmeye, tekel altına alınmaya, gaspa uğramaya, baskı altına alınmaya, şaşırtılmaya, soyulmaya maruz kalmak demektir; [ve bunların] tümü de kamu hizmeti ve genel fayda adına [yapılır]. Ve [daha] sonra ilk direniş belirtisiyle veya şikayet ifade eden ilk sözcükle [beraber]; [insan] baskı altına alınmaya, cezaya çarptırılmaya, küçümsenmeye, sinirlendirilmeye, takibata uğramaya, itilip kakılmaya, dövülmeye, kazığa oturtulmaya, hapse atılmaya, vurulmaya, makinalı tüfek ile taranmaya, yargılanmaya, mahkum edilmeye, sürgün edilmeye, kurban edilmeye, satılmaya, ihanete uğramaya; ve bunların hepsinin üstünü örtecek şekilde de alaya alınmaya, dalga geçilmeye, sövülüp sayılmaya ve onuru kırılmaya başlanır. işte hükümet; işte onun adaleti ve işte onun ahlağı! ... "-Proudhon