seçim sonucu ile birliklte tüm planları alt üst oldu.
oysa ki seçimden sonra küçük bir pembe tablo çizecekti. seçim öncesinde insanları kandırma girişimlerine paralel olarak. chp 'nin nasıl da bulunmaz hint kumaşı olduğunu chp 'nin aldanmazları aracılığı ile yaylım ateşi tarzında yere bırakılıp patlayan bir balonun ssm kaydındaki profesyonelliğe nazire yapar şekilde yalan kürsüsündeki lisansüstü her ne var ise onlara taş çıkartarak göz boyama alanında oscarını alacaktı.
peki ya sonra?
doğal olarak işleyemeyen bir sistem. boş konuşan ve yönlendirilen bir genel başkan. hiç bir vasfı olmayan bir hedef. eminim kılıçdaroğlu 'nun bu hale düşmesini ben keyifle karşılarken onlar davul zurna eşliğinde halaya tutuşarak kutlamışlardır. kılıçdaroğlu o denli saf bir adam ki halka karşı tutunduğu sinsi tavrın sonuçlarını göremez halde biridir. insan tarihten ders almalı. chp 'nin tarihi 1923 vurgusundan çok en yakın görünenlerin birbirlerine xxl boy gemlikte 3 kış dünlendirilmiş törpülü çınar kazığı geçirmekten ibarettir. buyrun araştırın!
neyse...
kaldı ki bu minicik kaostan gürsel efendi "başkan" sıfatıyla hem de suya sabuna dokunmadan, hiç tantana yaşanmadan yeni koltuğuna oturacaktı.
spor dünyasında saadettin saran 'ın başlattığı varoşların ceo 'su modeli ile kameralar karşısına son derece "medeni" pozlarla çıkacaktı.
eskilere kısmen kucak açıp değişim diye bunu da kendi kemik kitlesine yutturacaktı.
her neyse...
velhasıl kelam geleneği devam ettirecekti. ama yemedi! eğer farkındays ters tepti. eğer daha da farkındaysa tayyip erdoğan bu kadar radikal seçimler yapıp, kaybettiği yaklaşık %3-4 oyu alsaydı vaziyet ne olurdu acaba?
ben ne müneccimim ne de yarrağını yedim. kılıçdaroğlu ya da gürsel tekin her ne ise aynı malın laciverti ve yahut ondan daha önceki silsile...
o koltuğa her ne şekilde olursa olsun oturmaktan asla haya etmezler. ısrarla kalkmamaktan da!
