şimdi beylik sözler edeceğim, biraz gerçekçi sözler söyleyeceğim. okurken, dinlerken içiniz acıyacak, incineceksiniz. ağırınıza gidecek, daha da kötüsü bana hak vereceksiniz.
resmin çerçevesini çizdikten sonra çerçevenin içerisini doldurmaya başlayalım...
erkekler neden evlenmek ister?
insanoğlunun erkek cinsi ilkel çağda avcılık yapma, modern çağda para kazanma işlevini üstlenir. evine ekmek getirme teması içinde yaşam döngüsünü sürerken güzelliğe, ev işlerine dair alanlarda "kullanılmayan uzuvların körelmesi" görülür. bu nedenle tam olarak bir hayat sürebilmek için erkek evlenmek ister.
tali nedenleri saydıktan sonra esas evlenme nedenini söylemek gerekli: erkek cins, cinsel yönden daha etkin olduğunu için kendini tatmin etme duygusunu güder. ve bu nedenden ötürü evlenmek, meşruca bu duyguyu sürmek ister.
özetle, erkek cinsellik için evlenir.
kadınlar neden evlenmek ister?
güzellik, hemcinsleriyle rekabet tutkusu içinde yaşam döngüsünü süren kadın; bu ihtiyaçlarını sürekli bir şekilde yaşamak ister. bu süreklilik için en kestirme yol, bir başkasının maddi desteğine sahip olmaktır. imkanları olan bir erkek, kadının güzelliği ve gücü hissetmesi için bulunmaz kumaştır.
özetle, kadın geleceği için evlenir.
ve en büyük soru, en baştaki soru: "erkekler neden evlenmek istemez?"
bir erkeğin para karşılığında bir kadınla cinselliği paylaşması; ayıplanır, kınanır. peki ya bir erkeğin gelecek sunma karşılığı bir kadınla cinselliği paylaşması neden ayıplanmaz? en büyük ayıp, en büyük kişiliksizlik bu değil midir?
sorumuza geri dönersek, cevabı bellidir; böyle bir kepazeliğe baş rol oyuncusu olmamak için.
fark ediyorum, gerçekçi düşünceler içimizi parçalıyor. son sözü louis aragon söylesin, iyi mi?
"il n'y a pas d'amour heureux"
[mutlu aşk yok ki dünyada]