şimdi bu fıstık ezmesi denen yiyecekle hiç de iyi olmayan hatıralarım var (yok lan fanteziye kurban gitmedik)
ilkokul öğrencileriyiz o vakitler, bizim milli yiyeceğimiz salçalı ekmek tabi öğlen araları sıralanıyoruz bahçe duvarının dibine ve salçanın dibine, işte o aralar beyaz kurdelası ve önlüğü hep kolalanan bembeyaz, çiçek gibi bir kız var, lan bu kızın ekmeği bi kokuyor bi kokuyor, böyle tatlı mı desem, tuzlu mu desem tarifi zor, burnumuz da iştahımızda haliyle onun ekmeğine yoğunlaşıyor ama kim diyecek ki arkadaşım senin o yediğin ne hele bir söyleyiver. yok tabi yıllarca o kokuyla yaşadık biz mağrur öğlen aralarımızı.
aradan uzun yıllar geçti tabi(hiç bir zaman tam net tarih, isim, mekan hatırlayamam) bir yerde kahvaltı ediyoruz, lan o ne? aynı koku, aynı o örnek temiz öğrenci kızın yediği ekmeğin üzerindeki şeyin kokusu, tabi kaçırır mıyım hemen atladım bu ne bu ne? işte sonrası iç çekmeler, bi hüzünlenmeler, bi göz buğulanmaları falan.
hala ne zaman duysam o kokuyu ya da görsem fıstık ezmesini öyle bir içim burkulur, sessizce ağlarım baba biz de niye fıstık ezmesi yok diye.