inandığını yapabilmek gibi gözüken, fakat inançların görünmez bir kafeste harcandığını göremeyen insanın rûhhiyatında gizli kalmış partiküllerle yaşayan yalan kişidir. şu anda özgür olan insanlar(!), asıl özgür olması gereken insanlara özgürlük aşılamak adına kararlar verip, tüm bu olumsuzlukların adını demokrasi koyar oldu. olacakların en iyisi gibi gösterilen bu özgürlük, başka çoğrafyalarda kölelik sınıfına muadil olan sözde anlam özgürlüğüne indirgendi. sonuçta özgür insanlar birbirlerini kamçıladı, özgür insan kendini kamçıladı. sahip çıkamadığın inanca inanmanın anlamsızlığı belirginleşti, "özgürlük" kelimesinin ingilizce "freedom" kelimesi ile arasından sadece lisan farklılığı olmadığı, anlamlarının oldukça değişik olduğu gözlemlendi. bu gözlemi yapan ve farkına varanların sesleri bir bir susturulurken, kendisini özgür sanan diğerleri etrafa boş gözlerle sordular;
"özgürlük tam olarak neydi?, nasıl icra edilirdi?, her şeyden en önemlisi nasıl kazanılırdı?"
bu soruların daha varlığından haberimiz yokken, özgürlüğü yaşadığımızı nasıl iddia edebildik, nasıl inanabildik?
keşke aydınlıktan gelen ve karanlığın içerisine çekilmesi imkansız olan biri gelse ve yalancı özgürlüğü bize yaşatmaktan vazgeçse. ya da bu yalanı nasıl doğruya çevirebileceğimizi bize öğretse.
hiçbirimiz olduğumuz yerde "özgür bir insan" değiliz. özgürlüğü haketmek için hiçbirimiz çabalamadık, çabalayanları istemdışı da olsa toplum dışına ittik, ezdik, öldürdük. herkesin bir gün "özgür bir insan" olarak ölmesi dileğiyle.