öncelikle film aldigi tüm ödülleri haketmis ve son yillarda türk sinemasinda yapilan belli basli güzel filmlerden biridir. bence konusu bugüne kadar bi kac film disinda hic olmadigi kadar özgün. tabiki bunda kendilerine yeni sinemacilar adini veren bir grup yönetmenin icinde olan seren yüce in etkisi büyüktür. oyunculuk acisinda genc oyuncu bartu küçükçağlayan takdir edilesi bir rol cikarmistir. settar tanriögen herzamanki gibi yildizlasmistir tabiki.
--spoiler--
ayni evde yasayip disardan bakildiginda birbirlerine en yakin insanlar gibi görünen tipik türk ailesinin icinde aslinda herkesin ne kadar yanliz ne kadar duyarsiz ve duygularini göstermekten korkan insanlar oldugunu güzel bi anlatimla gösterir film bizlere. ailenin reisi baba maddi konuda orta sinifin biraz üstünde yasayan, kendince milletine bagli, vatanini seven, iyi bir müslüman, evi ve cocugu icin calisan yada öyle oldugu yalani kendi ve cevresi tarafindan defalarca tekrarlandigi icin artik gercegin neye benzedigini unutmus, kendi sesinden cok toplumun degerlerine kulak veren, kendisine karsi hic bir sekilde olumsuz elestiri yapilmasina tahamüll edemeyen tipik bir türk aile babasidir. polise rüsvet vermeyi kendi icinde mesrulastirmis ama oglunun dogulu bir kizla cikmasina izin vermeyen bi baba.
anne ise her kadin gibi evin diger iki bireyinden de daha duygusal ve aslinda cevresinden kücük seyler bekleyen ama karsiligini alamayan birisi. evin icindeki duygusuzluk, hicbir seyin paylasilmamasi anneyi geceleri bile uyuyamaz hale getirmistir. olaylarin nasil buraya geldigine kendisi bile akil erdirememistir. toplumun ona yükledigi anne rolunu basariyla oynar ama istedigi hayat icinde bulunmak istedigi ortam bu degildir. lakin kendi icinde kacmak ister ama zincirleri onu birakmaz. ogluyla yakinlasmaya calissa bile karsi taraftan hic bir yaklasim göremedigi icin kocasiyla ayni sinifta yargilar cocugunu.
evin oglu 20li yaslarda acik ögretimden universite okumaya calisan, aslinda ne istedigini bilmeyen, babasinin ona bicdigi gömlekleri giyerek baskidan kurtulmaya calisan birisi. kendi kararlarina güvenecek kadar cesareti olmayan bi genc. kültürel düzeyi filmdeki dogulu sevgilisinden hayli asagida olan, hayatinda acip 1 kitap bile okumamis bunun da pek mantikli oldugunu düsünmeyen insan. babasina ve onun yaptigi islere sinir olan genc belirli bir zaman gectikten sonra artik bilinsizce babasinin yapmis oldugu seyin toplum tarafindan hos görüldügünü destek verildigini gördükce babasi gibi olmustur. toplumda maddi yönden alt sinifta olan insanlari asagilamakla baslar bu ve artik dogru yolda olduguna inanmaya baslar.
baba gözünden genc: salak, askerlik disinda hayatta bi ise yaramayacak, okuyacak kadar kafasi calismayan (belkide bununda o kadar önemli olmadigi fikriyle) kisi. genc kendi kararlari varmiscasina bir duyguya kapilir ve babasi bunun böyle olmasindan sikayetci degildir ama ne zamanki baba oglunun kendince yanlis düsünceler barindirdigini düsünce müdahale eder ve tekrar "dogru" yola sokmaya calisir. genc ise buna karsi cikamaz ve sadece yapar neden oldugunu bilmeden.
dogulu kiz: baba icin vatani bölmeye calisan. genc icin asik oldugunu düsündügü ama emin olmadigi marmari sosyoloji ögrenicisi. dogudaki akrabalarinin kendisini istanbuldan götürmeye calismalari ve tehditleri altinda bi yandan okumaya, bi yandan ise calismaya calisir. genci gercekten sever ama karsiligini alamaz.
göze carpan seyler:
1- "modern dans okunur mu ya.." diyerek buna anlam veremeyen genc.
2- askerlik muhabbetinin arka planda bizlere anlatmaya calistiklari.
3- dedenin oyuncak tabancayla oynayan toruna aslanim kocum diyip sevmesi.
4- cakacan birakacan böyle kizlara abazan kalmican kanka diyen tip.
5- arabasina carptigi taksiciye sarilip aglayan gencin göz yaslari.
6- babanin dogulu kizi ilk gördügündeki bakislari.
7- filmdeki gerceklik ve sadelik.
8- en son sahnede giren müzik.
9- asagiladigi isciyle daha sonra lokantada karsilasan gencin bakislari.
10- gencin banyoda gözlerini ve kulaklarini kapatip akan suyun altinda beklemesi.